Geleneksel basının kendisine yetmediğini düşünenler, bilgi kaynağı olarak sosyal medyaya koşuyor. Sosyal medyadaki karmaşanın sağlıklı bilgi almayı zorlaştırdığının farkına vardıklarında ise WhatsApp ve Telegram gibi uygulamaların gruplarına.
Gruplarda kendilerini daha büyük kaos bekliyor. Çoğu, üyelerin dışında kimsenin mesajları göremeyeceği ve tartışmalara katılamayacağı şeklinde ayarlanan gruplarda, bilgileri teyit etmek daha da güçleşiyor.
Twitter, Facebook gibi sosyal medya sitelerinde olsa, farklı fikirde çok sayıda insanın görüşlerini belirtebileceği ve hataların düzeltilebileceği içerikler, bu gruplarda fazla tepki çekmeden yayılabiliyor. Çünkü bazı gruplar, sadece yöneticilerin mesaj gönderebileceği şekilde kurgulanıyor.
Her türlü soruna rağmen geleneksel medyayı, teyit ve tekzip mekanizmasına sahip olduğu için daha güvenilir buluyorum. Sosyal medyada bu mekanizmalar maalesef mevcut değil.
Sosyal medyada gördüğünüz hatalı bir paylaşım, uyarsanız bile genellikle düzeltilmiyor. Hele paylaşım çok popüler olmuşsa, silmenin şöhret kaybettireceği düşünüldüğünden ne siliniyor ne de düzeltme notu ekleniyor.
Tüm medya içerikleri için medya okuryazarlığı şart. Kuralları belli olmayan ve kimin, neyi hangi amaçla paylaştığını bilemediğimiz sosyal medyada ise geleneksel medyadakinden daha fazla medya okuryazarlığı yeterliliği gerekiyor.
Örneğin bir gazete ya da televizyonda, kiminle muhatap olduğunuzun genellikle farkındasınız. Okuyucu ya da izleyicisi olduğunuz mecranın kime ya da kimlere ait olduğu, kim tarafından yönetildiği, üretilen içeriklerde kimlerin imzası bulunduğunu görebiliyorsunuz.
Bu en basit şeffaflık bile, sosyal medyada mevcut değil. Çoğu anonim hesaplardan paylaşılan içeriklerin ne kim tarafından oluşturulduğunu ne de hangi amaca hizmet ettiğini biliyorsunuz.
Bu hesapların eylemleri, medya faaliyetinden daha çok ABD ordusu tarafından ortaya konulmuş bir tanım olan algı yönetimi ve ilk kez General Franco tarafından İspanya İç Savaşı’nda dile getirilen beşinci kol istihbarat çalışmasına benziyor.
Arkasında kim olduğu ve kime hizmet ettiği belli olmayan sosyal medya hesapları ile mesajlaşma gruplarına mesafeli yaklaşılmalı. Kimin tarafından yönetildiği belli olmayan içerik sağlayıcıların hesapları takip edilmemeli, gruplarına abone olunmamalı.
Donald Trump’ın başkan olduğu ABD seçimleri öncesinde, Rusya destekli ‘troll’lerin, "Hillary Clinton bizim siyahi oyumuzu hak etmiyor!", "İyi bir gelecek için tek umudumuz Trump!" gibi yorumlarla kamuoyunu etkileme çabası içinde olduğu tespit edilmişti. "Siyahi Uyanış" isimli Instagram hesabının da Rusya İnternet Ajansı (RIA) tarafından yönetildiği ortaya çıkmıştı.
Sosyal medyada algı yönetimi ve beşinci kol istihbarat çalışması içinde olanların, paylaşımların altına seri yorumlar yaparak, tartışmaları bağlamından koparmaya çalıştığını ve kanaatinizi değiştirmeye yönelik çalışan profesyonel ekiplerin parçası olduğunu unutmayın.