Bankalar ekonomik yapılanmalar için olmazsa olmaz kurumların başında geldikleri için doğal olarak bankalardan yapı içerisinde üzerine düşen görevleri yerinde ve zamanında eksiksiz olarak yerine getirmeleri beklenir.

Hele ki 2018 son çeyrek için büyüme beklentisinin 0 dolaylarında veya negatif görünümde olacağı beklenilen ülkemizde bankaların görev bilincinin daha açık ve yapıcı nitelikte olması gerekmektedir.

Genel anlamda bakıldığında bankaların görevlerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

– Aracılık=Son dönemde bankalar mevduatı olanın mevduatını olmayan yerlere doğru daha aktif bir biçimde kullandırmak için çalışmalıdırlar. Burada olabildiğince daha uygun oranlar vererek yapabilirler.

– Kaynaklara akıcılık sağlama=Kaynakların ekonomik yapı içerisinde daha akışkan bir şekilde hareket etmesi sağlanarak canlılık sağlanılabilir.

– Kişilerin ve kurumların sahip oldukları maddi varlıkların rasyonel bir biçimde kullanımı sağlama=Maddi varlıkların akılcıl bir biçimde piyasalarda ihtiyacı olan kurum veya kişilere kullanımının sağlanılmasıdır. Burada banka kendi sahip olduğu taşınmazları da uygun fiyatlama stratejileriyle fiyatlayarak kullanıma sokabilir.

– Kaynak kullanımlarını iyileştirme=Bankanın sahip olduğu kaynakları piyasanın canlandırılmasını sağlayabilecek niteliğe getirerek özellikle kur ve enflasyonun arttığı son süreçte borçların yeniden yapılandırılmasında göz önünde bulundurabilirler. Çünkü ekonomiyi oluşturan tüm paydaşların ayakta kalması Türkiye ekonomisini güçlü hale getirecektir aksi takdirde piyasa mekanizmasını oluşturan unsurların giderek azaldığı sonucu ortaya çıkacaktır ki bu durum ne bankaların ne de finansal piyasaların arzuladığı bir durumdur.

– Kısa süreli fonları, uzun süreli fonlar haline dönüştürme = Bankalar ellerinde bulunan mevduat sahiplerinin kısa süreli fonlarını bir araya getirerek daha uzun süreli fonlar haline getirirler. Bu işlemdeki amaç piyasada fon talep edenlerin ihtiyaçlarına karşılık verebilmektir. Son periyodda kur riskiyle karşı karşıya kalan şirketlerin en çok ihtiyaç duydukları durum da tam anlamıyla budur. Yükselen borç miktarlarından şirketleri kurtarabilmenin yolu bankaların kredilerini daha uzun vadeye yaymaktan geçmektedir. Ama piyasalarda gördüğümüz durum maalesef bunun tam tersi olmaktadır. Bırakın kredilerin daha uzun vadeye yayılmasını bankalar vermiş oldukları kredileri daha hızlı bir şekilde nasıl tahsil ederimin peşine düşmüş durumdadırlar. Burada biraz daha borçlu taraflar düşünülerek hareket edilebilirse piyasalar için bir rahatlama hali ortaya çıkar.

– Kaydi para veya banka parası meydana getirme = Bankalar topladıkları mevduatları kaydi para veya banka parası olarak ortaya koyarlar.

– Ulusal ve uluslararası ticareti geliştirme=Yurtiçindeki ve yurtdışındaki tüm ticari işlemler bankalar olmadan yapılamazlar. Bankalar gerek ihracat gerekse de ithalat tarafında kişi veya şirketler arasındaki ödeme göreviyle ticaretin rahat ve güvenilir bir biçimde gerçekleşmesini sağlarlar.

– Para politikasının etkinliğini artırma=Özellikle yarın toplanacak olan Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun alacağı kararların piyasaları çok yakından etkileyeceği gerçeğinden yola çıktığımızda bankaların bu görevinin ne kadar önemli olduğunu daha iyi kavramış oluyoruz. Bankalar paranın maliyetinin her zaman piyasaları rahatlatıcı nitelikte olmasını göz önünde bulundurarak hareket etmelidirler.

– Gelir ve servet dağılımını etkileme=Bankalar mevduat sahiplerinin veya mevduat sahibi şirketlerin gelirlerinin yanında servetlerinin de dağılımlarını etkilemektedirler. Çünkü bankacılık sisteminin izlemiş olduğu kredilendirme politikası burada en önemli etkendir. Kredi oranlarının yüksekliği neticesinde ekonomide alış veriş azalmakta bunun sonucunda da sahip olunan servet düzeyi aşağılara inmektedir.