Önce Hulusi Akar Paşa’ya neden “Mareşal” unvanı verdiğimi açıklayayım…
İlk gerekçem, 40 yıldır Türkiye’nin başına musallat edilen PKK terör örgütüne karşı sahada savaşan ilk Genelkurmay Başkanı olduğu için. Ve bu savaşın silahlı boyutunu başarıyla yürüttüğü için.
Diğer gerekçelerim; DAEŞ terör örgütünü ve bu örgütün arkasına saklanan ABD’yi Suriye’de yenip “Müslüman katili barbar çeteyi” dağıttığı için.
15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ askerleri tarafından rehin alındığı halde; direnip, darbeyi püskürtüp, başarısızlığa uğrattığı için “Mareşal” Hulusi Akar Paşa diyorum.
Mareşal Akar, benim gündemime bu zaferleriyle girse de “CHP medyasının” gündemine farklı bir gerekçeyle girmiş durumda.
“CHP ve medyası”, FETÖ darbesine destek vermeyen…
15 Temmuz darbesini bertaraf eden…
Siyasi, askeri, gazeteci, bürokrat kim varsa hedefine koymuş durumda…
Yeni hedefleri Akar Paşa. Aslında Hulusi Paşa’ya bu ilk saldırı girişimleri değil. En son saldırılarını, Paşa’nın eşi hanım efendinin Külliye’de Kur’an okunurken başını örtmesiyle yapmışlardı. O saldırının altında da “CHP medyasının” imzası vardı.
Hulusi Paşa, FETÖ darbesinin başarısız olmasının en önemli aktörü. Darbeci FETÖ’cüler ikna edebilseydi, 15 Temmuz darbesinin sonucu böyle olmayabilirdi. Türkiye’yi şuan darbeciler yönetiyor, Kılıçdaroğlu da başbakan olabilirdi. Ya da Suriye’den daha beter bir iç savaşın içinde olabilirdik…
“CHP medyasının” yeni bahanesi, Hulusi Paşa’nın “memleketi Kayseri’de cami yaptırması. CHP, ordunun bir numaralı isminin adının bir cami yapım işiyle yan yana geçmesinden rahatsız aslında. Tabi Müslüman mahallesinde, %90’ı Müslüman bir ülkede bunu direk söyleyemiyor. “Hulusi Paşa, cami yaptıracak parayı nereden buldu?” diye sorup kurnazlık yapıyorlar. Ama biz onların derdinin “parayı nereden bulduğu” değil; “cami yaptırması olduğunu” biliyoruz…
CHP ve müstemleke medyalarının derdi cami değil, Genelkurmay Başkanı maaşıyla bu parayı nasıl biriktirdiği olsaydı…
Hulusi Paşa’dan önceki Genelkurmay Başkanlarının emekli olur olmaz soluğu Bodrum, Marmaris, Alaçatı, Çeşme, Didim gibi turizm merkezlerinde yaptırdıkları ultra lüks villalarda almalarının da para kaynağını sorarlardı. Milyon dolarlık villaları yapan paşalardan “Parayı nereden buldun? Bu maaşla bu saray yavrusuna nasıl sahip oldun?” diye sormayan “CHP medyası”, cami yapan Hulusi Paşa’ya, “Bu maaşla nasıl cami yaptırabiliyorsun?” diye soruyorlar.
“CHP medyası”, sadece eski Genelkurmay Başkanlarının lüks villaları konusunda suskun değil. Mesela Kılıçdaroğlu’nun kızının hangi gelirle, Buz Rezidans’ta milyon dolarlık bir eve nasıl sahip olduğunu da sormuyorlar? Kemal efendinin CHP’nin başına geçtikten sonra kızının servet değerinde bir evi nasıl aldığını sormak neden akıllarına gelmiyor?
Aynı medya, İçişleri Bakanlığı’nın hırsızlık, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırmak gibi yüz kızartıcı suçlamalarla görevde uzaklaştırdığı CHP’li eski Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin servetinin kaynağını da sormadılar. Hadi onu sormadınız, diş hekimi olan eşi CHP Milletvekili Gamze İlgezdi’nin onlarca Rezidansı nasıl aldığını bari sorsanız ya…
CHP ve medyasının derdi paranın kaynağını öğrenmek değil. Hulusi Paşa’nın cami yaptırması. Hatta saldırıyı başlatanlar, “paşanın cami yaptığı ilçede 34 okula ihtiyacı” olduğunu da hatırlatarak ikinci bir kurnazlık yapıyorlar. Oysa biz biliyoruz ki, onlar ne cami ne de okul dostudur. 28 Şubat darbecileri, İmam Hatip Okullarını tek tek kapatırken tek bir eleştiride bulunmamışlardı.
Tarihi cami kapatma vukuatlarıyla dolu CHP’nin sözcülüğünü yapan medyasının cami ve cami yaptıranlara düşman olması bizi şaşırtmaz. Kendi adıma beni sevindiren eskiden birikimlerini lüks villa yapmak için harcayan Paşa’ların yerini cami yapanların almış olması…