Katilin yüzüne ‘Katil sensin’ demek yerine, kendisinin masum olduğunu izah etmeye çalışan hiç kimse beni temsil edemez.
Ülkemizde bazı kötü insanlar var. Bunlar, yaklaşık yüz yıl önce işgal ettikleri bu ülkenin gerçek sahiplerine, ulu efendileri de olan dış odaklardan aldıkları güçle durmadan eziyet ettiler. Kurdukları sistemle doğuştan kazanılan insani haklarımız da dahil olmak üzere bir çok hakkımızı gasp ettiler. Dinimizi, örf ve adetlerimizi, kültürümüzü aşağıladılar. Aşağılamaları değerlerimizden vazgeçmemize yetmeyince de yasaklar başladı. Getirdikleri yasaklarla halkı devlet dışındaki yetersiz yapılanmalara mahkûm ettiler. Çağdaşlık adı altında ahlakı bozulmuş ama aldığı diploma sayesinde yetkiyi elinde tutan kişilerin sorumsuzluk ve ahlaksızlıklarından dolayı ölen, taciz edilen ya da başka bir felakete uğrayan kadınlarımızı ve çocuklarımızı da arsızca hayâsızca attıkları iftiralarla yine bize karşı kullandılar. Bunlar için, asker polis işçi kadın çocuk bebek hiç fark etmez, kullanamadıkları sürece hiçbir insanın hiçbir değeri yoktur. Bunun son örneğini Siirt Şirvan’daki maden kazasında da gördük, kaybettiğimiz 16 işçiyi hiç umursamadılar. “İhmal var” diyenlerini, işçilerin haklarını arayanlarını hiç görmedik; çünkü bunlar emellerine alet edemeyecekleri hiçbir şeyi önemsemezler, hele ki işin ucunun kendilerine dokunacağı gibi bir ihtimal görsünler birden bire iman edip hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine bile inanıveriyorlar. Hadi bunlar böyle peki ya biz; yani millet! Televizyon programlarında olsun değişik meclislerde olsun bunların karşısında milleti temsil eden siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler neden hep savunmadalar, neden hep korkak, aciz, köşeye sıkışmış pozisyondalar, neden her yaşanan faciadan sonra sanık kürsüsünde olmayı tercih ediyorlar veya kabulleniyorlar.
Neden kimse çıkıp da meydana gelen felaketler üzerinden ukala bir tavırla milleti ve milletin değerlerini suçlayanlara karşı “Densizlik yapmayın, haddinizi bilin! Siz değil misiniz bu ülkenin çocuklarının okullarda din eğitimi almasını yasaklayan zihniyetin savunucuları. Siz değil misiniz çocukların ahlak dersi almalarını engellemek için kıyametleri koparanlar. Siz değil misiniz uygulanması için elinizden geleni ardınıza koymadığınız yasaklarla bu ülkenin çocuklarını alternatif yapılara mahkûm edenler. Çocuklarımızın başına gelen her şeyin sorumlusu sizin savunduğunuz bu sistemdir. Çocuklarımızın katili sizsiniz” demiyor.
Ben bundan sonra bunları diyemeyecek hiç kimsenin beni temsil etmesini istemiyorum. Katilin yüzüne ‘katil sensin’ demek yerine, kendisinin masum olduğunu izah etmeye çalışan hiç kimse beni temsil edemez. Başımızda, küresel güçlere fatih yavuz kanuni, Selahaddin Eyyubi edasıyla meydan okuyan bir lider varken üç kuruşluk siyasetçilere, gazetecilere haddini bildiremeyen hiç kimse benim adıma konuşamaz. Bize düşen derhal kendimize gelmek ve yüzyıldır her platformda suçlanarak, aşağılanarak düşürüldüğümüz bu eziklik kompleksinden kurtulmaktır. Hatta tüm hadsizlere haddini bildirecek cüretkârlıkta davranmak bizim için lüks değil üzerimize vazifedir. Asalet bize yakışan tavır olmaktan ziyade tüm dünyanın bizden beklentisi ve acil ihtiyacıdır. Selam ve dua ile…