Seçim kampanyası sırasında İslam düşmanı ve ırkçı söylemleriyle dikkat çeken Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi Arap sokağı için de sürpriz oldu.
Tepkiler ve yorumlar çeşitli.
Bir yanda Trump’ın çılgınlığından ve ne yapacağının kestirilemez olduğundan bahsedip endişe duyanlar, diğer yanda Amerikan sisteminin Trump’ı da yola getireceğini ve çok fazla bir şey değişmeyeceğini söyleyip kaygıları gidermeye çalışanlar.
Obama gibi bir “münafık” ile karşı karşıya olmaktansa Trump gibi Sam Amca’nın gerçek yüzünü maskesiz temsil eden bir başkanı tercih edenler ve Amerika’daki protesto gösterilerine sevinenler de var.
Arap sokağında Trump’ın seçilmesine en çok sevinen Mısır cuntası.
Darbe yanlısı medya kendinden geçmiş bir halde Trump’ın Abdülfettah El Sisi’ye nasıl hayran olduğuna ve artık İhvan’ın işinin bittiğine dair yayınlar yapıyor.
Hillary Clinton’ın Müslüman Kardeşler Cemaati’ni ve darbe karşıtlarını desteklediğini öne süren Mısır medyasına göre Trump, İhvan’ı en kısa zamanda terör örgütü ilan edecek.
Tabii bu arada ilginç bir manzara ortaya çıkıyor.
Trump’ın seçilmesiyle FETÖ liderinin Türkiye’ye teslim edileceğini düşünenlerle İhvan’ın sonunun geldiğine inananlar aynı anda seviniyor.
Türkiye’de hükümet ve Erdoğan yanlıları, Mısır’da da darbe ve Abdülfettah El Sisi yanlıları sonuçtan gayet memnun.
“Herkes kendi Trump’ına seviniyor” diyebiliriz.
Trump’ın Ortadoğu danışmanı Lübnan Hıristiyanlarından Velid Faris.
Lübnan İç Savaşı’nda Hıristiyan milis gücü olarak ortaya çıkan, Sabra ve Şatilla’da İsrail askerleriyle birlikte katliam yapan Lübnan Güçleri’nin eski liderlerinden.
Seçim sonuçları açıklandıktan sonra Velid Faris’in yaptığı ilk açıklama “Trump, Müslüman Kardeşler’i terör örgütü kabul eden tasarıyı onaylayacak” oldu.
Bu arada seçimi kazandığı kesinleştikten sonra Trump’ın sitesinden Müslüman göçmenlerin Amerika’ya girişinin yasaklanmasıyla ilgili açıklaması kaldırılmıştı.
Trump’ın ekibi açıklamanın siteden kasıtlı olarak kaldırılmadığını öne sürdü ve nitekim o ırkçı açıklama siteye yeniden döndü.
ABD’nin birkaç gün önce seçilen yeni başkanı, seçim kampanyası sırasında başkan seçilmesi halinde Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıyacağına dair söz vermişti.
İsrailli yetkililer Trump’a şimdiden “Sözünde dur” çağrıları yapmaya başladı.
Buna karşılık, Suudi Arabistan istihbarat eski direktörü ve Washington eski büyükelçisi Prens Türki El Faysal, “Trump ABD Büyükelçiliği’ni Tel Aviv’den Kudüs’e taşırsa 57 İslam ülkesi büyükelçilerini Washington’dan geri çeker” demiş.
Prens Türki El Faysal’ın tehdidi kulağa hoş gelse de – maalesef – gerçeklikten epey uzak.
İslam ülkeleri Washington’a karşı böyle bir birlik gösterebilselerdi bölgedeki birçok sorun kendiliğinden çözülür, İsrail bugün Mescid-i Aksa’yı bölme ve hatta yıkma planları yapamazdı.
Arap sokağında bu ara gündemde olan bir başka konu da Trump’ın Körfez ülkelerine bakışı.
ABD’nin yeni başkanı seçim kampanyası sırasında Virginia’da yaptığı konuşmada, “Körfez ülkelerinin paradan başka bir şeyleri yok. Washington’ın desteği olmasaydı o ülkeler var olmazdı” dedikten sonra eklemişti:
“O ülkelere gideceğim ve desteğimizin karşılığını ödemelerini sağlayacağım. 19 trilyon dolar borcumuz var. Bunu biz ödemeyeceğiz.”
Trump, daha önceki bir açıklamasında da Suudi Arabistan’ı “sağılacak inek” olarak nitelendirmiş ve kraliyet ailesine sağladığı korumaya karşılık gelirlerinin dörtte üçünü Amerika’ya vermesi gerektiğini söylemişti.
Trump’ın ekibinin Ortadoğu ülkeleri yetkililerine seçim kampanyası sırasında söylenenlere aldırmamaları ve yeni başkanın Beyaz Saray’a yerleştikten sonra izleyeceği politikaların seçimlerden önce söylediklerinden farklı olacağı yönünde güvence verdiği söyleniyor.
Özetle söylemek gerekirse, şu an birçok kimse Amerika’nın 45’inci başkanının atacağı pratik adımları bekliyor…