Amerika, yeni başkanının kim olacağı hususunda yavaş yavaş başlayan kampanyaları takip ediyor. Demokrat eyaletlerin demokratların veya cumhuriyetçi eyaletlerin cumhuriyetçilerin olduğu biliniyor. Ancak adresi belli olmayan kampanyaların ve vaatlerin yön belirlediği salıncak eyaletler de seçime kadar kimi seçeceğine karar verecek. Seçim sistemlerine göre henüz aday adaylarının yarıştığı kampanyalar devam ederken, basına yansıyan tarafıyla cumhuriyetçi aday adayı Donald Trump, yaptığı elim açıklamayla tüm dünyanın tepkisini çekti. Açıklamasını duyunca şu fıkrayı hatırladım:

“Zengin bir işadamı önemli bir iş randevusu ve zamanlı bir ihale için yurt dışına seyahate çıkacaktır. Tüm hazırlıklarını tamamlayan ve seyahat çantasını eline alan adam havaalanının yolunu tutar. Artık uçağa binmek için dakikaları sayarken ne taraftan geldiğini anlayamadığı bir ses; bu uçağa binmemesi gerektiğini, uçağın kalkıştan belli bir zaman sonra düşeceğini söylüyordur. Adam sağına bakar, soluna bakar kimseyi göremez. Ancak içine de bir şüphe düşmüştür. En sonunda uçağa binmekten vazgeçer. Ve uçak kalkar. Bir saat sonra haber programları son dakika haberi geçerler. Haberde adamın bineceği uçağın bilinmeyen bir sebepten dolayı düştüğü geçmektedir. Adam şok olmuştur. İçten içe Allah’a şükreder, o sese de teşekkür eder.

Ancak iş görüşmesine mutlaka katılması gerekmektedir. Ne yapacağını düşünür. Demiryolu ile gitmeye karar verir. Ve tren garına yönelir. Garda bir tren bileti alır. Trene binmeye hazırlanırken yine o ses; adama trenin raydan çıkacağını bu trene binmemesi gerektiğini bildirir. Adam bir önceki tecrübesinin de tesiriyle trene binmekten vazgeçer. Fakat görüşmeye gitmek için alternatif bir araç bakması gerekmektedir.

Otobüsle gitmeye karar verir. Otogara yönelir. Yolda iken az önce hareket eden trenin raydan çıktığı ve kurtulan olmadığı haber edilir. Adam ikince kez şok olmuş, kanı donmuşçasına kalakalmıştır. Otogara varınca olayların etkisi altında istemeyerek de olsa bir otobüs bileti temin eder ve yolculuk saatini beklemeye başlar. Artık vakit gelmiştir. Tam otobüse binecekken yine o ses: Sakın o otobüse binme! Freni patlayacak. Ölümüne sebep olabilir…

Adam hem şaşkınlık hem de kızgınlıkla sorar; Kimsin sen? Nereden biliyorsun? Neden beni takip ediyorsun?

O ses de: Ben senin altıncı hissinim, sen benimle hareket edersin.

Adam: Peki o zaman ben evlenirken neredeydin diye sorar.

Ses: Biz öyle büyük kazalara karışmıyoruz.”

Amerika’da başkanlığa soyunan cumhuriyetçi aday adayı Trump, Müslümanların ülkeye alınmaması gerektiğini söylemiş. Evet, aynen böyle düşünüyor. Ama ne önemi var? Hiç. Belki de Trump’ın bu açıklamasını ciddiye almadığım için bir fıkra ile size tebessüm ettirmekti gayem. Amerikan vatandaşı insanların altıncı hissi çalışır mı? Ya da böyle büyük kazalara karışır mı? Ne dersiniz?