Dine, tahkiki imân ile inanmak; öncelikle sorgulamayı icap eder. Neden varım? Varlığımın nedenini sorgularken hayret etmem gerekir. Zira muazzam bir nizam ve düzene şahidim.
Allah için, acizliğimin bilinci ile azizliğe ermem gerekir. Önce Allah için sonra kendim için; kendimi ve Allah’ı bilmem gerekir. Anlamak nasip işi, ariflerin işi… Ama öncelikle akletmem gerekir. “Akletmez misiniz?” der Allah. Ayette buyurulanı düşünmem gerekir. Düşündüğümü anlamam ve gereğini yerine getirmem gerekir.
Alacaklı değilim, hatta rahmetiyle müşerrefim; borcumu ödemem gerekir. Kendimi O’na vermem, verdiğimle benliğimi bulmam gerekir. “Ara kendini bul” der arif… Bunun için öncelikle acizliğimi bilmem gerekir. Göğü görmem için yerin varlığını hissetmem gerekir. Ayakları yere değmeyenin başı göğe ermez. Yükselmenin tadını ancak boyun eğmenin, secde etmenin huzuruna erince alırım.
Kudret’in karşısında hürmet etmem ve teslim olmam gerekir. Muhtaç olduğumu hazinesi zengin olan Allah’ı bilerek anlayabilirim.
Dinimin yüceliğini; bağlanmanın, gönül vermenin, teslim olmanın huzuruyla idrak etmem gerekir. Böylece“Neylerse güzel eyler” derim.
Fıtratımın saflığı ve temizliğiyle hissetmem ve bağlanmam gerekir. Yoksa bozulmuş kimyam ile Hakk’ı bulamam. Gönlümün penceresi kirli iken kendimi göremem.
Özümü kaybetmeden, fıtratımı kirletmeden ilk günkü temizliği ile Yüce Huzur’un huzuruna çıkmam gerekir. Gönlümü açmazsam, zihnimi temiz tutmazsam bulanırım. Gönlüme başka şeyler alır, zihnimi başka şeylerle doldurur; nedenimi, varlığımı ve kainatı hissedemem. Meşguliyetim zamanıma yetmez, bir an denen muammada kaybolurum.
Hayretimi, bunca mucizelere rağmen kaybedersem, sıradanlaşırım. Mucizenin aciz bıraktığı kesin. Ama beni darmadağın etmeyen Kudret; hâşâ benim güçlü olduğumdan değil kibrimdendir. Kibrin; güç tanımı yoktur. Aslında basiretsizlik ve güçsüzlük, kibre yol açar. Kibirli olmak acizliktir. Kibirli olmak acizliği bilmemektir. Zira aciz olduğunu bilen azizdir. Kibirli olursam, sonum hezimettir. Zira dik başlının göğü engin olur, zemini sıkışık… Arasında kalan, kaybolup yok olur.
Şeyh-i Ekber olan İbn-i Arabi diyor ki:
“En büyük makam; hayret!”
Kâinat, dünya, sen ve ben her şeyi ile birer mucize… Hayret ise aciz olmayı gerektirir. Aciz olan insan; elbet aziz kalacaktır.
Son olarak Üstad Necip Fazıl’ın bir duasıyla tamamlamak istiyorum:
“Şeyh-i Ekber’e göre; en üstün makam, hayret;
Ben de şaşkınlardanım, Rabbim sonumu hayr et!”
Kitap tavsiyesi: Var Olmak – Nurettin Topçu