Türkiye, tarihinin en büyük doğal afetini yaşadı. 11 ilimizi etkileyen afette 43.556 vatandaşımız şehit oldu. 400.000 civarında konut oturulamaz hâle geldi.
Bütün bu can ve mal kaybı karşısında milletimiz her zamanki metanetini korudu. Deprem bölgesinde ve bölge dışında milletimizin dilindeki dua Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin oldu.
Kars’ın bir köyünde ahırındaki hayvanını satan ve dilinde bu dua ile deprem bölgesine gönderen eli öpülesice ninemiz de Kosova’da yüzüğünü ve bileziğini bağışlayan annelerimiz ve kardeşlerimiz de işte bu bilinçle hareket ediyorlar.
Bazıları bu duaya ve metanete bir anlam veremiyorlar. Onlara göre milletimiz cahil ve kaderci.
Halbuki esas zır cahil olanlar özellikle sosyal medyada sesi çok çıkan bu güruh.
Ne bu milleti tanıyorlar ne de onun binlerce yıllık tarihini biliyorlar.
Açık konuşalım plazalarda oturup ahkam kesen bu sosyal medya soytarıları milletimizin kültürüne ve dinine yabancılar.
Halbuki milletimiz bir taraftan deprem öncesi ve sonrası süreçteki eksiklerin ve yanlışların gayet farkında. Diğer taraftan ise devletin ve STK’lerin de canlarını dişine takarak bölgeye müdahale ettiğini görüyor.
Bundan dolayı canı yanmasına rağmen dilinden Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin duasını eksik etmiyor.
Bütün bunlar her şeyin mükemmel olduğu manasına tabi ki gelmiyor. Hepimiz bu felaketten çıkarılması gereken dersleri çıkararak resmi ya da sivil toplum kurumlarımızın kapasitesini ve koordinasyonunu daha ileri düzeylere taşımak zorunda olduğumuzun farkındayız.
Ama milletimizin dilindeki bu duanın hikmeti üzerinde de düşünmemiz lazım.
Binlerce yıllık bir tecrübenin ürünü olan bu dua bu ülkenin vatandaşlarının bir devlet bilincine sahip olduklarını gösteriyor.
Ondan dolayı atalarımız ya devlet başa ya kuzgun leşe demiş.
Zira bir devlet teşkilatına ve organizasyonuna sahip olunmadığında milletimizin yok olacağını, ülkemizin bölüneceğini, akbabaların ve kuzgunların üzerimize üşüşeceğini çok iyi biliyorlar.
İşte Suriye, Irak, Libya, Somali ve Yemen’in durumu ortada. Uluslararası ilişkiler literatüründe “failed state” olarak tanımlanan ve Türkçeye zeval bulmuş devletler olarak tercüme edebileceğimiz bu durumdaki ülkelerde devlet teşkilatları tam manasıyla çökmüş durumda.
İyi ya da kötü işleyen devlet mekanizmaları çökünce bu ülkelerin milyonlarca vatandaşı iç savaşlar ve terör saldırılarında öldüler ya da mülteci oldular. Bunların bir kısmı göç yollarında insan kaçakçılarının eline düştü, denizlerde boğuldular. Ve maalesef bir kısmının çocukları organ, kadınları ise fuhuş mafyasının eline düştü. Başka ülkelere iltica etmeyi başarabilenler ise gittikleri ülkelerde itildiler, kakıldılar, ucuz işgücü olarak kullanıldılar.
Yani demem o ki devlet zeval bulunca millet de zeval buluyor.
Depremden sonra bir harita yayımladı. Bu haritada Türkiye’nin ve dünyanın farklı bölgelerinden kalkan uçakların deprem bölgesine adeta bir hava köprüsü kurduğu görülüyordu. Aynı haritaya bakılınca depremden ciddi şekilde etkilenen Suriye’nin kuzeyinin hava sahasının tamamen boş olduğu görülüyordu.
Bu resim bize bir devlet teşkilatına ve ona sahip çıkan bir millete sahip olmanın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.
Milletimiz tarihimiz boyunca bundan dolayı devletine sahip çıktı, her defasında yeniden küllerinden doğarak devletini kurdu.
Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin, akbabaları üzerimize üşüştürmesin, bizi namerde ve mürüvvetsizlere muhtaç etmesin. Âmin.