31 Mart seçimlerinde AK Parti ilk kez bir seçimden ikinci parti olarak çıktı. Bunda birinci çıkan partinin başarısından çok AK Parti seçmeninin partisine “mesaj” vermek için sandığa gitmemesi ve giden bir kısım seçmeninin de başka partilere “emanet” oy vermesi etkili oldu.

AK Parti seçmeni partide bir değişim istiyor ama bu değişim talebi, il/ilçe başkanları veya bazı bakanların değiştirilmesi değildir.

Seçmen ve halk, parti üst yönetiminde “ciddi” bir değişim istiyor ve bekliyor! Ancak seçim mağlubiyetiyle ilgisi olmayan isimler görevden alınıyor veya istifa etmeye zorlanıyor.

Bir seçimi partinin genel merkezi yönetir. Başarının da başarısızlığın da sahibi genel merkezdir. Çünkü adayları belirleyen, seçim çalışmalarını yürüten, sandık güvenliğini sağlayan genel merkez ve partinin teşkilatıdır.

Dolaysıyla başarı ya da başarısızlıkta akla önce genel merkez gelir. Ancak ilginç bir şekilde seçimi kaybetmenin faturası başkalarına kesiliyor/kesilmeye çalışılıyor.

Bazı il başkanlarını görevden almak ve bazı bakanların isimlerine yönelik algı ve yıpratma operasyonu yapmak halkın beklediği “değişim” değildir.

Kovid-19 pandemisi ve 11 ilimizi yerle bir eden deprem felaketinin yaşandığı olağanüstü bir dönemde başarıyla görev yapan Sağlık Bakanı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Ticaret Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı hedef alınarak kamuoyu oluşturulmaya çalışılması yanlış bir yoldur. Bunu yapanlar AK Parti’ye zarar veriyorlar.

Bu bakanların isimlerini kamuoyu önüne atarak seçim mağlubiyetinin faturası söz konusu bakanlara kesilemez.

AK PARTİ’NİN GELECEĞİNİ TEHLİKEYE ATMAYIN

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki bu operasyonlara karşı daha fazla yıpranmamak, partiye zarar vermemek ve Cumhurbaşkanı’nı zor durumda bırakmamak için istifa ettiler.

Bu algı operasyonunu yapanların hedefinde şimdi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın olduğu muhalefet medyasının kulislerine fısıldanıyor.

Kızılcahamam’da milletvekilleriyle yapılan kampta bu isimlere yönelik eleştirilerin olduğu, halkın bu isimlerden memnun olmadığı iddiası özellikle muhalefet medyasına servis edildi.

Sağlık Bakanı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’nın istifaları söz konusu operasyonun bir sonucu oldu.

Anketlerde Kabine’nin en sevilen ve en çalışkan bakanı olarak çıkan Sağlık Bakanı’nı istifa sürecine sürükleyen operasyonun AK Parti’ye çok şey kaybettireceğini hatırlatmama gerek yok.

Seçim mağlubiyetini, il/ilçe başkanlarına ve bakanlara yıkmak AK Parti’nin geleceği için büyük bir tehlikedir. AK Parti’nin geleceğinin tehlikede olması ise Türkiye’nin bekasının tehlikede olması demektir.

Sandığa gitmeyen veya gidip başka partilere oy veren AK Parti seçmeninin beklentisi parti üst yönetiminde ciddi bir değişikliğe gidilmesidir. Bu değişimin gerçekleşmesi ya da gerçekleşmemesi AK Parti’nin ve Türkiye’nin geleceğini belirleyecektir.

En önemli nokta ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok güvendiği, başarılı, çalışkan ve halkın sevdiği isimleri partiden uzaklaştırmak tek kelimeyle Cumhurbaşkanı’na yapılan bir operasyondur!