Ufukta ittifak görünüyor… 7 Haziran seçimi sonrasında Meclis’te oluşan tablo, bunu mecbur kılıyor. 1 Kasım seçiminde yeniden aynı siyasi belirsizlik tablosunun oluşması istenmiyorsa, ittifak yapmak en akıllıca çözüm olarak görülüyor. Kulislerde konuşulan; AK Parti ile Saadet Partisi’nin seçim ittifakı yapacağı yönünde. İki parti arasında genel başkan yardımcıları düzeyinde bir diyalogun kurulduğu yönünde bilgiler geliyor. Bu ittifak ihtimalini, en baştan bu yana olması gereken bir “doğal ittifak” olarak değerlendiriyorum. Ama yetmez…
1 Kasım seçiminden güçlü bir iktidar çıkmasını hayal ediyorsak eğer, geniş tabanlı bir ittifakı oluşturmanın yollarını aramalıyız. AK Parti’nin artık en ufak bir oy kaybına tahammülü olmadığını biliyoruz. Anketler bıçak sırtı bir sonucu işaret ediyor. 7 Haziran akşamındaki gibi bir kaotik sonuç, bu ülkeye en az 50 yıl kaybettirir. Koalisyon denemelerinin boşa çıktığını hep birlikte gördük. 1 Kasım sonrasında yeniden aynı macerayı yaşamak istemiyorsak, güçlü ve geniş tabanlı bir ittifakı düşünmek ve hayata geçirmek zorundayız.
Ufukta şimdilik konuşulan AK Parti ile Saadet birlikteliği. Bunun olmaması için hiçbir sebep yok. Aynı tabana hitap eden, aynı dünya görüşüne sahip yöneticilere sahip iki partinin ittifak yapması, halkta pozitif bir karşılık bulur. Bu birlikteliğin yanına mutlaka Hüda Par da eklenmeli. 7 Haziran seçimine bağımsız adaylarla giren, PKK/ HDP’nin her türlü pervasızlığı, zulmü, şirretliğine rağmen istikametini bozmayan, inandığı değerleri savunmaktan geri durmayan Hüda Par da bu geniş tabanlı ittifakta yerini almalı. Bu durum; Kürtlerin tek temsilcisinin Marksist/ ateist dünya görüşüne sahip olan HDP’nin olmadığının da ispatı olur.
Yüksek Seçim Kurulu, seçime girme hakkı olan 29 partiyi açıkladı. Bu partiler içinde tabanı AK Parti’ye yakın en az 9 parti var. Bu partilerle de aldıkları oy oranlarına bakılmaksızın ittifak yolu aranmalı. Örneğin girdiği her seçimde ortalama 50 bin oy alan Millet Partisi de bu ittifaka dâhil edilmeli. Zira yüzde 1-2 oy oranının nelere kâdir olduğunu yaşayarak öğrendik. İstikrar için, tek başına iktidar için her bir oya fazlasıyla ihtiyacımız var. “Yeni Türkiye, Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni Bir Dünya” ortak hayalinde birleşen Türkiye sevdalıları, şer cephesine, hayırcı cepheye karşı Milletin İttifakı’nda bir araya gelmeli. Cemil Meriç’in veciz bir şekilde formüle ettiği gibi: “Bu memlekette sağcı-solcu, ilerici-gerici yoktur. Bu memlekette namuslu ve namussuzlar vardır.” Öyleyse o namuslular ele ele vermeli, bir araya gelmeli.
Tuğrul Türkeş’in ve Yalçın Topçu’nun dâhil olduğu geçici hükümet de göstermiştir ki; AK Parti bu toprakların tek, vazgeçilmez ve en muteber toparlayıcı/ birleştirici çatı partisidir. Küçük hesaplara, kırgınlıklara, dedikodulara, kibre ve ötekileştirmeye mahal vermeden, küçük büyük ayırmadan her partiyle diyalog kurarak, en geniş tabanlı ittifak kurulmalı. Unutulmamalı ki bu ittifakın başarısına sadece Türkiye’nin değil, tüm mazlumların ihtiyacı var. Buna böyle bakılmalı…