Son birkaç yıldır Suriye’de yaşanılan demografik ve coğrafik değişim, sirkülasyon uzun vadede yapılmak isteneni açık şekilde gösteriyor. Bu gelişmeler bir terör koridoru, devletçiği oluşturma ve Türkiye’nin başına bela etme gayesini ortaya koyuyor. PYD/YPG’nin Suriye’de kontrol ettiği coğrafya, alan belliydi. Konum ve sınırları sınırlıydı. Son birkaç yılda resmen yayılma (Batı geleneği ben buradayım dercesine) politikaları uygulayarak, ABD’nin önlerini açmasıyla önemli bir alana hükmeder duruma geldi, alan hâkimiyeti kurdu. Uzun vadede Kandil’den başlayıp Akdeniz’e ulaşma planı uygulanmak isteniyor. Suriye coğrafyasına Türkiye’den aşağıya derinlemesine baktığımızda PYD/YPG’nin hâkim olduğu eski alan sığ olduğu için, Akdeniz’e ulaşmaya imkan vermezdi. Zira Hatay ili, bir kalkan gibi terör koridorunun önünde engel olarak duruyor. Hal böyleyken AB(D), PYD/YPG için daha “verimli” alan oluşturma, terör koridorunun tesisine olanak verebilecek ve Hatay’ı yukarıda bırakacak şekilde bir derinlikte sınırlara eriştirme hedefinde. Amiyane tabirle ABD, PYD/YPG’ye parayı (silah, mühimmat) veriyor, düdüğü çalıyor!

         Aslında Türkiye, YPG/PYD/DAEŞ gibi terör örgütleriyle değil, arkalarındaki güçlerle, bizzat AB(D) ile savaşıyor. Gelinen noktada terör örgütlerine verdikleri binlerce TIR silah ve mühimmata rağmen, Türkiye’nin kendilerine “rağmen” bir girişimde bulunmayacağını, “gemileri yakamayacağını” düşünüyorlardı. Türkiye’nin, sınır güvenliği kapsamında attığı her adım ve başlattığı her harekât devrelerini yaktı, yakıyor. Bunların sonuncusu Afrin’de başlatılan “Zeytin Dalı”. Bu harekâtla oluşturulmak istenen tehdit bertaraf edilecek, sınırlarımızın ötesinden bizlere yönelik tasarlanan planlar akamete uğratılacak, tehdit ve risk kaynağında imha edilecek.

         HDP ve uzantıları, operasyonun Kürt düşmanlığı olduğunu, Kürtler’e yapıldığını dolayısıyla Kürtler’in isyan etmesi gerektiğini söylüyorlar. Geçiniz bunları. “Barış” diyerek savaşa ve kana olan hevesiniz “devrimci halk savaşı” maskeniz inince iyice ifşa olmuştu. Kürtler’in istikbalini “hendekistan”a gömdüğünüzde Kürtler’e yaklaşımınızı ortaya koydunuz. Kürtler orada gerçek suratınızı gördü ve puanınızı verdi. En büyük Kürt düşmanı siz ve sizin ideolojinizin olduğunu da biliyor. ABD’nin Ortadoğu bekçiliğine gönüllü aday olmayı, Kürtlere hizmet olarak pazarlamanız, kafalarınızın arkasındaki asıl projenin ne olduğu Kürtlerden saklamaya yetmiyor.

         Bu operasyon bilakis Kürtlerin selameti için yapılıyor. Birkaç sene öncesine kadar Suriye’nin kuzeyinde birçok grup, parti var iken PYD/YPG terör örgütü neredeyse hepsini sindirdi, kovdu, göçe zorladı. Bu göç eden Kürtlerin önemli bir kısmı da Türkiye’ye sığındı. Kürtlere yaptığı zulüm ve haksızlığın akabinde Suriye’nin kuzeyinde halihazırda tek güç, tek ses olarak PYD/YPG var. Hal böyleyken “Operasyon Kürtler’e yapılıyor” demek yalan, iftira ve algı oluşturmaya yöneliktir.

         Operasyon başlayınca, PYD/YPG, Afrin’de sivilleri kalkan olarak kullanıp onları katlettirme, uluslararası kamuoyuna “Türkiye sivilleri öldürüyor” algısı oluşturma niyetinde. Hatta kendi militanlarına sivil kıyafet giydirerek çatışmada ölmelerinin akabinde yine aynı iftira ve yalanla uluslararası tepki oluşturma gayretindeler. Ezcümle, bu hile ve sahtekârlıklarınızı “hendekistan” döneminde de görmüştük, yemezler!

         Ressam Bob, “Şuraya da ABD’nin Ortadoğu bekçisini ve mayın eşeklerini çizelim” demiş midir?!