Sözcü gazetesinin başyazarı Yılmaz Özdil, geçen gün yayımlanan bir yazısında çok ama çok, kendisi için normal; ama ülkemiz için trajikomik bağlantılara imza atmış. İstihzai bir üslupla kendine göre Prof. Dr. Aziz Sancar’ın Nobel Ödülü aldığı gün Türkiye’de yaşanan birtakım olayların -ki bunlar, ülkemizin daha fazla normalleşmesinin birer göstergesidir- ödüle gölge düşürdüğü imasında bulunmuş.
Şöyle başlıyor yazısına: “Profesör Aziz Sancar’ın Nobel ödülünü aldığı gün… Adana’da bir öğretmen ilkokul öğrencilerini mezarlığa götürüp, ahiret, kıyamet ve yeniden dirilme konulu ders verdi, mezarlık adabını anlattı.”
Aradaki bir sürü zırvadan sonra şöyle bitiriyor yazısını: “Varlığıyla onur duyduğumuz Profesör Aziz Sancar, 19 Mayıs’ta Türkiye’ye geleceğini, Nobel ödülünü Anıtkabir’e bırakacağını söyledi. ‘Bu ödül Ata’mız sayesinde alınmıştır’ dedi. E bu şartlarda, Türkiye’ye geldiğinde tutuklanmadan geri gönderebilirsek… Asıl o zaman Nobel almış kadar sevineceğiz gari!”
Yazı baştan sona yüksek gazdan kaynaklı tam batın sancısı yaşandığını gösteriyor. Çok insafsızca ve bu ülkenin insanının tamamının hassasiyetlerini hiçe sayan bir emparyal uşaklık çığırtkanlığı yapıyor.
Ağızını açsa bize Finlandiya’nın eğitim sisteminin ne kadar harika olduğundan, Avrupai eğitimi kurumlarımıza hâkim kılmamız gerektiğinden söz eden, paydaş Gezi zihniyetinin bu muhakeme yoksunu kalemşoru, Adana’da bir öğretmen çocukları mezarlıkta uygulamalı ders yaptı diye Sancar’ın ödülüne gölge düşüren, yüksek Avrupa medeniyeti(!) karşısında küçük düşüren olay olarak algılıyor ya. Ne diyelim?
Eğer gerçekten bizden ileri düzey bir öğrenim yöntemi içeriyorsa örnek gösterilen Finlandiya okullarında eğitimin ağırlıklı yaşa-öğren modeli olması, bu öğretmen üzerinde tam oturuyor. Mezkur öğretmen, tüm ders müfredatını eksiksiz öğretiyor. Ayrıca çocukları izcilik gibi faaliyetlerle sosyal ve doğal hayata hazırlarken mezarlık ziyareti ile milli eğitim müfredatında geçen konuları soyuttan somuta sağlıklı bir eğitim modeliyle öğretmek için ekstra gayret göstererek başarılı bir iş profili çiziyor. Hakkında öğrendiklerimden sonra Milli Eğitim Bakanımız Nabi Avcı, bu öğretmene “örnek öğretmen” ödülü verse takdire şayan bir iş yapmış olur zannederim.
Ha bu hastalıklı zihin yapısına göre eğer mezarlıkta zombilerden bahsetseydi, Batı’nın türettiği safsataları anlatsaydı belki daha muteber olurdu.
Bir de yazısının son paragrafına dikkat kesilmemek elde değil. Yılmaz Özdil, Anıtkabir’i Buda tapınağı filan mı zannediyor acaba? Anıtkabir de en nihayetinde bir mezarlıktır.
Sancar’ın ne işi var orda?
Adana’dan bir öğretmen, Amerika’dan bir profesör, ikisi de mezarlık ziyaretinde. İkisi arasında zombi seven bir kafa ve cümlenin son durağı mezarlık.