ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley, önceki gün bir grup gazeteciye yaptığı açıklamada, Suriye’deki önceliklerinin değiştiğini ve artık Beşşar El Esed’in görevden ayrılması üzerinde odaklanmadıklarını söyledi.
Bu cümleden ABD’nin bugüne kadarki önceliğinin Beşşar El Esed’i devirmek olduğu anlamı çıksa da gerçekte Suriye diktatörünün görevden uzaklaştırılması hiçbir zaman Washington’ın önceliği olmadı.
Bilakis Obama’nın yaptığı “Beşşar El Esed’in meşruiyeti kalmadı” açıklamalarına rağmen ABD, Suriye rejimini gerek doğrudan ve gerekse BM özel temsilcileri aracılığıyla sürekli koruyup kolladı.
Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer de, Haley’in açıklamalarının ardından düzenlediği basın toplantısında IŞİD’le mücadeleye odaklanılması gerektiğini belirterek, Beşşar El Esed’in şu an bulundukları nokta itibarıyla siyasi bir gerçeklik olduğunu öne sürdü.
Ardından da ekledi:
“Beşşar El Esed’in geleceğini Suriye halkı belirleyecek.”
Dünyanın en vahşi ve eli kanlı diktatörüne verilen desteğin ayıbını gizleme çabasıyla söylenen bu son cümle birçok soruyu akla getiriyor.
Ne zaman ve nasıl belirleyecek?
Hangi Suriye halkı; yüzbinleri katledilen ve milyonlarcası ülke dışına kaçmak zorunda kalan halk mı yoksa Baas diktatörlüğü gölgesinde yaşayan mezhepçi mutlu azınlık mı?
Amerika’nın Suriye politikasında belirleyici faktörün İsrail olduğunu ve Tel Aviv’in planının da Suriye’de rejimin devrilmemesi, bilakis çatışmaların mümkün olduğunca uzaması ve işgal rejimi hariç bölge ülkelerinin hepsinin kan kaybetmesi üzerine kurulu olduğu görüşüne sahip çok sayıda analist var.
Netanyahu’yla daha iyi anlaşan Trump’ın başkanlığı döneminde bu etkinin daha da büyük olacağını söyleyebiliriz.
Golan Tepeleri’nde sükuneti yıllarca koruyan ve İsrail’e tek bir kurşun atılmasına dahi izin vermeyen El Esed rejiminin Tel Aviv nezdinde ayrı bir yeri olduğu biliniyor.
Suriye rejimi üzerindeki koruma gerçekte İsrail zırhı ve o zırh olmasaydı Beşşar El Esed çoktan görevden uzaklaştırılmıştı.
İsrail gazetelerinden Maariv’in Cuma günkü sayısında yayınladığı bir haber Suriye rejiminin Tel Aviv için ne derece önemli olduğunu yeniden gösterdi.
Söz konusu haberde belirtildiğine göre, Golan Tepeleri yakınlarına Suriye rejimi güçlerinin konuşlandırılmasını isteyen İsrail, bu talebini Amerika, Rusya ve Türkiye gibi Suriye sahasında etkili ülkelere iletti.
Çünkü İsrail sınırlarını El Esed rejiminden daha iyi kimsenin koruyamayacağını biliyor.
İsrail’in önceliği güvenliği.
Arap Baharı devrimleri İsrail’in güvenliğini ve Ortadoğu’daki Amerikan çıkarlarını ciddi anlamda tehdit etmişti.
Bölge ülkeleri halklarının kendilerini temsil edecek yöneticileri özgür iradeleriyle seçmeleri, İsrail ve Amerika için kâbus demek.
Bu nedenle karşı devrim sürecine her türlü desteği verdiler.
Mısır’da Abdülfettah El Sisi liderliğinde ordu yönetime el koydu.
Suriye’de de devrimcilere karşı rejime verdikleri desteği artık gizleme gereği duymuyorlar.
Henüz yerine daha iyi bir alternatif bulamadıkları için de Beşşar El Esed’e sımsıkı sarılıyorlar.
Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC)’ın geleneksel konferansında “İsrail’in itilip kakıldığı günler artık geride kaldı” dediği için İsrail medyası tarafından “Yahudilerin ABD’li yeni şövalyesi” ilan edilen Haley, önceliklerinin değiştiğini ifade ettiği açıklamasında bir şey daha söylemişti:
“Önceliğimiz, Suriye halkının hayatını değiştirmek için ne yapmamız ve kiminle çalışmamız gerektiğini gerçekten anlamak.”
Kısacası, Suriye’de karşı devrim sürecini tamamlayacak Abdülfettah El Sisi’nin kim olacağını belirlemeye çalışıyorlar.