52 İslam ülkesinin liderini bir odaya toplasak ve hepsine aynı soruları sorsak. Bana göre Doğu da Allah’ındır Batıda; ama hadi siyasi maslahat yapalım ayrı ayrı 52 ülke sayalım. Dediğim gibi liderleri toplasak ve onlara şu soruları sorsak.

1. Batı denilen akıl, kökü antikiteye kadar uzanan putperestlik değil midir?

Hepsi “Evet” der.

2. Bir Müslüman’ın, putperestlerle dost olması imkânsızdır değil mi?

Hepsi “Evet” der.

3. Batı giderek Müslümanlar’a karşı daha da düşman bir tavır içine giriyor mu?

Hepsi “Evet” der.

4. İslam’ın çocuklarının kanını dökenler Batı değil mi?

Hepsi “Evet” der.

5. İslam âleminin en büyük boşluğu bir halife eksikliği ve bir arada olmamamız değil midir?

Hepsi “Evet” der.

Bu beş soruya evet diyen liderlere son olarak şunu söyleyelim: “Hadi birleşin. Bir şûra meydana getirin. Şûradan bir halife çıkarın ve Efendimiz Fahri Kâinat Resulullah Aleyhissalatu Vesselam’ın emrettiği gibi tek vücut olalım.”

Bütün sorulara evet diyen 52 liderin hepsinden 52 farklı ses duyarsınız. Hani Fahri Kâinat demiştik? Hani Resulullah demiştik? Hani emir demiştik? Ne oldu da yerin dibine batasıca siyasi dengeler birden İslam’ın önüne geçti? Hangi lider kendi öngörülerinin, Âlemlerin Rabbi Allah Celle Celalühü‘nden daha iyi isabetli olduğuna inanıyor. Onu buna kim ikna etti? Danışmanları mı, oy veren seçmenler mi, uluslararası ilişkiler uzmanları mı?

Niye hepsi ayrı telden konuşur biliyor musunuz? Çünkü biz öyleyiz. Lider dediğiniz insanlar sırtında kanatları olan ayrıcalıklı yaratıklar değil ki. Hepsi bizim gibi. Biz ne diyorsak onu diyorlar. Fark ettiniz mi bilmiyorum ama siz de yazıyı okurken ilk 5 soruya evet dediniz ama sonra hadi “İttihad-ı İslam” denilince bir sürü dengeler geldi aklınıza değil mi? Büyük ihtimalle her Müslüman kendini halife zannediyor olabilir. Yoksa niye halifeye ihtiyaç duymasın ki!