Hatırlar mısınız; gençlerin ve bununla birlikte camilerin eşcinselleştirilmesi üzerine Malezya örneğini yazmıştım. Malezya’daki gençlerin hem ibadetlerini yerine getirip hem de eşcinselliğe özenen bireyler olarak hayatlarına devam ettiklerini anlatmıştım. Geçen haftaki yazımda da bu tezimi doğrular nitelikte olan NWO’yu (Yeni Dünya Düzeni’ni) yazmıştım. Bu haftaki yazımda da NWO’nun Türkiye’deki emellerini hayata geçirmesinin canlı örneğini yazacağım.

Sosyal medya kullanmayanlarınızın bilemeyeceği bir hadise yaşandı geçtiğimiz günlerde. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü okullarda “Çocuk Yogası” yapılmasını teşvik ve tensip etti bir genelgeyle. Çocuklarımızın batıl inanç ve ritüellere yönlendirilmesi bir kenara İşin daha kötüsü bu eğitimi Ece Vahapoğlu’nun vermesi noktasında müdürlük karar yayınlamış. Peki Ece Vahapoğlu kim? Öteki kitabının yazarı. Peki bu kitabın konusu ne? Bu eserde başörtülü bir kadınla başka bir kadının yakınlaşmasını anlatmaya çalışan ve eşcinselliği masum duygulara karmaya çalışan bir hikâye anlatılmaktadır. Aynen şöyle demekte kitapta; “Türbanlı bir kız, öteki kesimden kız arkadaşına ilgi duyarsa… Bir kızla öpüştün mü hiç?” diye devam ediyor. Tabi takdir edersiniz ki sosyal medya etkisiyle bu genelge ve çalışma MEB tarafından hemen iptal edildi.

Artık işimize bakabiliriz değil mi? Siz devam edin ama ben gelecek adına endişelerimi sıralayacağım. Nedir o endişeler? Öncelikle Milli Eğitim Bakanımız bu genel müdürlük hakkında detaylı araştırma yapmalıydı ve hiç geç kalmadan görevden almalar ardı ardına gelmeliydi. Zaten bu çocuklar farklı sosyalleşme ortamlarında büyüdükleri için eşcinselliğe meyilli oluyorlar. Biz bu durumu çözmeye, anlamaya çalışırken birde bürokrasiden bu tarz çalışmalar yapılıyor ve işimiz hepten çıkmaza giriyor. NWO’nun emellerinden geçen yazımda bahsetmiştim ve yanılmadığımı görüyorum. İnanın bu çalışmalar İnsana/aileye ve ahlaka değil, ekonomiye/paraya/kasaya ve siyasete/masaya yönelik olarak sürdürülen oldukça başarılı çalışmaların doğal bir sonucudur. Eğer ki toplumu değiştirirseniz, devleti top ve tüfek kullanmadan ele geçirebilirsiniz. Adamlarında yaptığı budur.

Zihinsel/psikolojik/ideolojik eşcinselleştirme faaliyetlerini gör(e)meyen, kendi parçalanış kişiliğini göremeyen bir toplum haline getirilmeye çalışılıyor. Kendi hayatımızı inşa etmekten bihaberiz. Yüzyıldan fazla bir zamandan beri başkalarının tayin ettiği bir hayatı yaşamaktayız. Kendi doğurduğu ve evinde yetiştirdiği çocuğunda baş gösteren bir takım sapma davranışlara anlam veremeyen anne ve baba ile dolu Türkiye. Önümüzde duran Malezya, İran, Endonezya gibi ülkelerin gençlerine yapılanlardan ders çıkarmamız gerekirken biz sonunu göremediğimiz maceralara giriyoruz. Korkulu rüyalar görmemek adına hep birlikte bu taşın altına elimizi sokmalı ve gerekeni yapmalıyız. Hazırlanan plan ve projeler dikkatle incelenmeli ve görevlendirmeler hassasiyetle yapılmalı. Yarınlarımıza hep birlikte sahip çıkmalıyız…