Zamanla nasıl değişiyor insan, hangi resmime baksam ben değilim, diyor şair. Haksız da sayılmaz esasında. Her şeyin ilacı zaman derler. Aynı zaman bir sel misali kıymetli neyimiz varsa önüne katıp tarumar ediyor. Bazen rüzgar olup oradan oraya atıyor insanlık adına pahası olan her şeyi.

Koca şair “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu.” diye isyan ediyor ya, sözün kıymeti kalmadı ve özün esamesi okunmuyor. Gözlerden süzülen manayı bulamıyor gönüller. Gönül artık saf sevgiye mihmandarlık yapmıyor. Gönüller taş kesti, dil kılıç, sözler giyotin.

Dünyamıza yapılacak en büyük kötülük yapıldı sanki. Sosyal medya oldu fikirlere yön veren. Samimiyetsiz gülüşler, zoraki tebessümler ve anlık mutluluklar… Yıllarca misafir ağırlamayan misafir odaları beklemektedir daireleri süslü ve biraz da müsrif tavrıyla. Sofralar açtan mahrum, artık komşuda pişen bize düşmüyor. Ve dahi komşu komşunun külüne muhtaç olduğunu da unuttu. Zira komşu var mı zil levhalarındaki isimlerinden başka?

Bir yastıkta kocamak sözü maalesef bir yastıkta yaşamayın ve hemen ayrılın sonra da birbirinizin katili olun anlayışına dönüştü. Eşini boşadığı için tüm ahalinin dışladığı insanlar yok, şiddetli geçimsizlik kalkanı altında ve elektrik alamadım teranesi kisvesinde dağılan yuvalar var artık.

Zenginliğini alenen orta yere sermekten imtina eden ahilerden tüm zenginliğini insanların gözüne sokmaya çalışan kibir abidesi insanlara kaldı meydan. Kardeşin kardeşe itimat etmediği, küçüğün ve büyüğün rollerini unuttuğu, mütevaziliğin ve samimiyetin sözlüklerden çıkarıldığı bir zamanı yaşıyor Anadolu’m.

Çok karamsar tablo çizdiğimi düşünebilirsiniz belki ama gidişat uyarı vermeye devam ediyor kıymetli okur. Tüm imkânların içerisinde böyle bir imkânsızlığın cenderesinde kıvranmak geleceğimiz adına vehme sürüklüyor insanı. Bir YouTuber’ın peşinden koşan yeni yetme gençlerin gözyaşlarından ne çıkar lütfen siz tahmin edin. Asımın neslini tekrar inşa etmek zorunda bu millet. Artık Asım daha güçlü, okumuş durumda, ilim ve irfan bir arada onun kişiliği oluşturmakta.

Asımların sayısını artırmak zorunda değil mi eğitim camiası. Coğrafya gibi bir kadere sahip olan Anadolu’nun altı oyulmak istenmekte tıpkı Mescid-i Aksa gibi. Para biriktirme ve evlatlara han haman bırakma sevdası bitirecek belki de bizleri. Lütfen kafanızı kaldırın ve sadece kendi ailenize değil, komşunuza, mahallenize ve şehrinize sahip çıkın.

Bir iyilik yapın ve paylaşmayın sosyal medyadan, evinize bir sofra insan davet edin çıkarınız ve beklentiniz olmayan. Alışveriş yaparken bir poşet de bir ihtiyaç sahibine doldurun kapısına bırakıverin, başarabilirseniz siz bile götürmeyin, gönderin gitsin sizden önce hesap mahalline. Akşam kapanmayın evinize ve sosyal fayda içeren bir etkinliğe katılın. Çocuğunuzun elinden tutun ve bir akşam veya yatsı namazına gidin. Huzura varmanın ve huzurda durmanın hazzını alsın evladınız, siz de cuma namazı dışında bir namaz kılın camide.

Bir kitap alın elinize, televizyonu kapatın ve insanların aklını başından alan akıllı telefonları bırakın elinizden. Birlikte fazla değil yarım saat kitap okuyun ve sonra da anlatın birbirinize okuduğunuz kitaptan çıkarımlarınızı.

Biliyorum çok şey istediğimi, zor geliyor değil mi tüm önerilerimi yerine getirmek. İnanın bu fakir için de zor geliyor fakat artık zora talip olma zamanıdır. Çocuklarımız başkasının olmadan onlara ve dahi geleceğimize sahip çıkma zamanı belki de geçiyor… Vesselam.