Türkiye son yirmi yılda yüz yıllık bir ilerlemeye imza attı. Enerji, otomotiv, tekstil, telekomünikasyon/iletişim, bilişim sistemleri ve teknoloji, savunma ve hava teknolojileri, eğitim, perakende, elektronik, çevre ve geri dönüşüm, güvenlik, danışmanlık, Türkiye'de en çok yatırım ve istihdamın yoğunlaştığı alanlar hâline geldi.
2000’lerin başında büyük badireler atlatan bir devletten dünyanın dört bir yanına açılan bir ülke olmanın ufkuna geldik. Her yirmi yılda bir yaşanan ekonomik türbülansın etkileri bizi de sarsa da piyasa bir şekilde ayakta durmayı başarıyor. Ekonomi, faiz içinde dönen para kıskacından kurtarılarak ekonomi içinde konumlandırıldığı için eski sancılar nispeten azaltılıyor.
Gelelim esas sıkıntı noktasına: Ekonomik sıkıntının yoğunlukla yaşandığı ücretli kesimle ilgili düzenlemeler yapılsa da bu kesimlerle ilgili sıkıntılar devam ediyor. Hükûmet asgari ücret ve maaşlarda ciddi manada yükseltme yapsa da kayıplar bir önceki yılın kayıpları olarak duruyor. Kiralar astronomik seviyelere ulaşmış, gıda enflasyonu birçok kesimi zorluyor. Önümüz kış giyim, kuşam, yakacak, yiyecek derdi yine geliyor. Bazı tüketim mallarını devlet sübvanse etse de alım gücü zayıflığı başta ücretliler olmak üzere birçok insanı kara kara düşündürüyor.
Önümüzdeki süreç seçim süreci. Atılan, atılacak olan adımlar ortamı rahatlatacak olsa da kısa süreli rahatlatmalar derde derman olmayabilir. İnsanların yüreğine dokunmak, yuvasını ısıtmak, karnını doyurmak sosyal devlet olmanın gereği, devlet görevini yerine getirmek zorunda. Avrupa’da ve Amerika’da sosyal devlet yok diyenlere de buradan bir uyarı; devlet orada da sosyal devlet olma görevini yerine getiriyor. Sokakta yaşayanlar konusu ise “devlet yardımlarının eksikliğinden veya talep edilmemesinden kaynaklanıyor” notunu eklemekte fayda var.
Siyaset sahnesi renkli bir seçim dönemi bekliyor. “Tencerenin götüremeyeceği iktidar yoktur” sözünü söylerken kendisi de gitmiş olan Süleyman Demirel örmeği ortada duruyor. Krizler atlatılacak. Halk Başkan Erdoğan’a güveniyor. Lakin zaman dar, sorun büyük. Sadece kendisi çalışan bir lider var ortada. Geriye kalan “el elin eşeğini türkü çığırarak arar” havasında.
Biz devleti tanırız, biliriz. İktidar devletin bir dönem yürütme görevlisidir. Her görevli görevini iyi yapmak zorundadır. Bu kamunun yüklediği bir görevdir. Bu insan olmanın yüklediği bir görevdir. İnancımız en iyisini yapmamızı emreder.
Gelecek için, daha müreffeh bir Türkiye için hepimiz el ele bu işi başarmak zorundayız. Kim ki elini taşın altına koymayacaksa Başkan’ın yolunu temizlemek için kenara çekilmesi evladır. Yoksa illaki yol safrasını kenara atar.
Vesselam…