Çok ilginç bir döneme şahit oluyoruz.

Bu dönemde yeniden kurulan sadece Suriye değil.

Yani tam bir oluş-bozuluş kavşağında gerçekleşiyor her şey.

Suriye’nin tek başına bu efekti oluşturma gücü elbette yoktu.

Fakat çok büyük hesaplar onun üzerinde görüldüğü için bugün cüssesinden çok daha büyük bir bozulma etkisi yaptı.

“Hareketsiz bir hareket ettirici” olarak Tanrı’yı gösteren Aristoteles, aslında temel bir kâinat yasasını işaret ediyor.

Döngüsel tarih yönünü Doğu’ya dönmüş gibi.

Batı’da ve ABD’de Trump’ın seçimi kazanmasının hazımsızlığı var ve bu o kadar açık ki.

ABD’de yaşanan son patlamalar âdeta adrese teslim gibi ve kavganın ne kadar büyük olduğuna da işaret ediyor.

Trump, “ABD dağılıyor; ulusal güvenlik ve demokrasi tehdit altında. Ülke erozyona uğruyor. Beceriksizler ve yolsuzlar. Amerikalıları hükûmetimizin ve ulusumuzun her yerine sızan dışarıdaki ve içerideki pisliklere karşı koruyacaklarına, vakitlerini siyasi rakipleri olan bana saldırmak için harcadılar. Bu durumu sadece kuvvetli ve güçlü bir liderlik durdurabilir.” diyor.

Bu sözler yaşananların nasıl algılandığını da çok iyi gösteriyor.

Bunun yanında Elon Musk’ın, “İngiltere'de yeniden seçime gidilmeli. İngiltere'yi sadece reform kurtarabilir.” çıkışı başka bir kavganın da İngiltere ve ABD arasında olduğunu gösteriyor.

Afrika’da ise Fransa için çanlar çalıyor.

Mali, Nijer, Burkina Faso, Çad ve Senegal'den sonra Fildişi Sahili de Fransız askerini ülkeden gönderme kararı aldı.

Rusya deseniz onun da başı çok fena dertte.

Almanya da Rusya-Ukrayna Savaşı’nın faturasını enerji krizi, iflaslar ve siyasi krizle ödüyor.

Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi; “Tarihin doğru tarafında yer aldı.”

Uzun bir sabır ve sıkıntının erekli sonuçlarıyla ülkemiz, yeniden kurulan dünya düzenindeki yerini en güçlü şekilde alabilirse çok ilginç ve devrim niteliğinde şeylerin arifesindeyiz demektir.

İHA ve SİHA teknolojilerimizle, savunma sanayisindeki büyük devrimlerimizle artık yeniden umut oluyoruz mazlumlara.

Şımarmadan, oksijen çarpması geçirmeden sükûnetle ve suhuletle ilerlemek zorundayız…

Yeniden kurulan Suriye’nin ve dünyanın en önemli aktörlerinden biri neden Türkiye olmasın?

Adorno’nun, “Sahicilik jargonu” çalışmasından mülhem, Türkiye de kartlarını açık oynayarak, uluslararası hukuka riayet ederek bunu başardı.

BM’nin beş daimî üyesinin yaptığı gibi “Kitabına uydurmadı.”

Şimdi çok şeye gebe bu müthiş kavşağın bizi ve dünyayı nereye bağlayacağını çok sıkı takip etme zamanı…