Yerel seçimler sonrasında yeni cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bir takım değişiklere veya iyileştirmelere gidilip gidilmemesi gerekliliği yapılan tartışmalar arasında önemini koruyor. Bu yazıyı yazmaktaki amacım, eleştiriden ziyade milletin bir ferdi olarak milletin dile getirdiği bazı hususları göz önüne koymaya çalışmak olduğunu söylemeliyim. Milletin aslen dile getirdiği noktaların da sistemden çok sistemin uygulanması ile ilgili olduğunu da başta belirteyim.

Yeni sistemle atanan bakanların hala önceki bürokratlarla yola devam etmesinin yanında bakanlıklara alanın dışında yönetici atamaları bürokrasinin içinde dile getirilen ve yanlış olduğu ifade edilen durumların başında geliyor. Ataması yapılan bakanlar gerçekten kendi ekibi ile işe başlayabildi mi sorusunun yanında ‘X’ mesleğinde olan bir bürokratın ‘Y’ mesleğindeki bakanlığa üst düzey yönetici olarak atanması yeni sistemde beklenilen bir durum olmadığı gibi şaşkınlıkları da beraberinde getiriyor.

Bakanlıkların ve diğer kamu kuruluşlarının yanında bir de Cumhurbaşkanlığı’nda ayrı kurulların oluşturulması toplum nezdinde gerekli olduğu düşünülen bir düzenleme değil gibi görünüyor. Bunun yerine her bakanın kendi ekibi ile belli aralıklarla Cumhurbaşkanı’na yapacağı sunum ve öneriler daha yerinde olmakla beraber kurulların bakanlıkta araştırmalara katılması ve bulunması daha etkin olabilir. Kurul üyelerinin bakandan daha yetkiliymiş gibi var olan yanlış bir izlenim millet nezdinde ve bürokraside yerini koruyor.

Üst düzey makamlara atanmak için yapılması gereken belli bir hizmet süresini aşağıya çeken düzenlemeler bürokrasi kesimince genel anlamda tecrübesiz insanların makamlara geleceği endişesini beraberinde getiriyor. Makama gelen kişilerin sorumlu olduğu görevlilerden işi öğreneceği söylentileri ve hatta bu anlamdaki yaşanan bazı örnekler yeni yapılan bazı düzenlemelerin beklenilenden farklı bir etkiye neden olduğunu gösteriyor.

Yeni sistemin ‘tek adamlık rejimi’ eleştirisi yersiz bir eleştiri olmasına rağmen bakanlardan kamudaki tüm bürokrasiye kadar söylemlerin ve atılacak her türlü adımların kendilerine ait bir proje veya çalışma değil de Cumhurbaşkanlığı makamının direktifi gibi sunmaları kamuoyunda yapılan iyi işlerin bile önüne geçen bir algı yaratıyor. Bunun için artık yeni sistemde yapılacak her şeyin tek bir liderin söylemiymiş gibi sunulmasından ziyade liderin iyi projelerin önünü açan ve projeleri onaylayan bir konumda gösterilmesinin gerekliliği iletişim ve algı yönetimi açısından önem arz ediyor.