Önümüzdeki dönemde kısa süre içinde yürürlüğe girmesi beklenen yeni askerlik sistemi sadece askerî açıdan değil aynı zamanda Türk toplumu için de çok önemli yenilikler getiriyor. Bugüne kadar adeta sosyal bir sorun, hatta kangren haline dönüşmüş olan mevcut askerlik sisteminde pansuman tedbirlerle, sadece günü kurtaracak çözümler üretilerek, ancak asıl sorun arka planda maskelenerek bugüne kadar gelindi. Zaman zaman siyasi bir malzemeye de dönüşen ve bedelli askerlik kanunlarıyla toplumun beklentilerinin karşılanmaya çalışıldığı mevcut askerlik sisteminin, bireyleri ekonomik kayıplara uğratması, çeşitli eğitim durumlarına sahip yükümlülerin TSK içinde uygun statülerde karşılık bulamaması, profesyonelliğe geçişi engellemesi gibi pek çok mahzuru bulunmaktadır. Örneğin Genelkurmay’ın yıllık dışarıdan yükümlü ihtiyacı yaklaşık 400 bin iken, askerlik yükümlülüğü gelmiş insanların sayısı yaklaşık 7 milyon 300 bin civarındadır. Bu iki gurup arsındaki makas her geçen gün daha da açılmaktadır.

Yeni askerlik sistemiyle getirilen en önemli yeniliklerden biri “profesyonelleşme-ordunun milli olması” dengesinin korunmasıdır. Bu nedenle temel askerlik lise ve daha alt seviyede eğitime sahip yükümlüler için 6 ay, iki ve dört yıllık üniversite mezunları için ise yedek astsubaylık/yedek subaylık şeklinde 12 ay olarak düzenlenmiştir. Yani askerlik yükümlülüğü devam etmektedir. Ancak bu süreçte yükümlülerin maaş alacak olmaları ve isterlerse TSK’da kalabilecek olmaları, gönüllü olarak sistemde kalabilmelerine imkân sağladığı için, askerlik mecburi olmaktan çok gönüllü olmaya doğru evrilecektir. Böylece bireyin sisteme aidiyeti artacak ve profesyonel kadroları oluşturan subay, astsubay, uzaman erbaş ve erler dışardan kaynak girdisiyle kendilerini daha da geliştirme fırsatı bulacaklardır. Yükümlülere ücret ödendiği için bireysel mağduriyetler yaşanmayacak, süre kısa olduğu için de yükümlülerin dışarıdaki işleri sekteye uğramayacaktır. Dolayısıyla iki yönlü iyileşme ve gelişme gerçekleşebilecektir. Son olarak belirli kotalarda bedelli ve dövizle askerliğin devam etmesi, buradan elde edilecek gelirin TSK’daki yükümlülerin finansmanında kullanılması, yani devlete ek masraf olmadan sistemin kendini çevirmesi yeni sistemini diğer bir olumlu özelliğidir. Mesela ilk etapta 145 bin bedelli/dövizle askerlik yükümlülüğü kotası konulmuştur ki bu zaman ve şartlara bağlı olarak değişebilir.

Her geçen gün üretilen yerli ve milli teknolojinin artmasına bağlı olarak fiziksel insan gücüne olan bağımlılığın azalması, TSK’da profesyonelleşmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu yeni sistemle TSK’daki profesyonelleşmenin de alt yapısı, zemin hazırlamış oluyor. Sadece askeri okullardan değil en az bir yıllık askeri eğitim ve görev süresinden sonra profesyonel asker olarak yükümlülerin TSK’da kalabilmesi aynı zamanda eğitim ve tecrübe kalitesinin arttırılmasına da katkı sağlayacaktır.

Yeni askerlik sistemiyle getirilecek olan yeni düzenin bütüncül olarak daha da geliştirilebilmesi için iki önemli husus olduğunu düşünüyorum. Birincisi TSK’daki profesyonelliğin branşlaşma ve uzmanlaşma doğrultusunda geliştirilmesinin sağlanması, bu kapsamda profesyonel askerlerimizin daha da geliştirilmesi için alt sistemler üretilmesi önem arz etmektedir. Tabi ki bu süreçte liyakatin esas alındığı bir sistemin tesisi de son derece elzemdir. Bu bağlamda özellikle TSK’nın ruhuna, değer ve geleneklerine uygun olmayan kişilerin sistem içinden ayıklanması ve muvazzaflık statülerine dahil edilmemesi çok önemlidir. Diğer bir husus da bizim gibi kaygan jeopolitik coğrafyada bulunan bir ülke için ani çıkabilecek konvansiyonel krizlerde profesyonel orduyu süratle takviye ederek insan kaynağı yönünden besleyecek güçlü ve dinamik bir yedeklik sistemi tesis edilmelidir. Artık günümüzde 24 saatten daha az sürede çatışma alanına ulaşabilme altyapısı Türkiye’de mevcuttur. Bu nedenle mevcut yedeklik sistemimizin de buna göre geliştirilmesi uygun olacaktır. Toplumun bütün kesimlerinin ihtiyacını karşılayabilmesi muhtemel olan yeni askerlik sistemi şimdiden milletimize hayırlı olsun.