İstanbul’u kar teslim aldığında İmamoğlu’nun İngiliz Büyükelçisiyle tam 2 saat 50 dakika boyunca eşli yemekte; önüne gelen herkesi yalancılıkla suçlayan sözcüsü Murat Ongun’un İsviçre’de kayak tatilinde olduğu gerçeği ortaya çıkınca CHP’nin yalan yüklü treni duvara tosladı.

İstanbullu 15 saat araçlarının içinde ölüm-kalım savaşı verirken, İBB Başkanı’nın bir balıkçı restoranında keyif çattığı görüntülere başta ben dahi inanmamıştım. Çünkü bu kadar aymazlığı İmamoğlu’nun bile sergileyebileceğine ihtimal vermemiştim. Fakat CHP’nin kurulduğu günden bu yana siyasette ürettiği tek şeyin “hizmete düşmanlık” ve “mazeret üretip, etrafa çamur atmak” olduğu gerçeği tokat gibi milletimizin yüzüne çarptı. Böylece Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çıkışıyla bizi şaşırttığı rüyadan kâbusla uyandık.

KILIÇDAROĞLU’NA KOMPLOYU KİM KURDU?

İstanbul’u yöneten anlayışın bu kadar sefalete batacağına CHP’liler bile inanmamış olacak ki, gerçeği anlamaya çalışmadan her zaman yaptıkları gibi millete parmak sallayarak hakaret ettiler. Mesela Gürsel Tekin “Balıkçıda rakı içiyor diye yalan söylemekten utanmayan, siyasi kazanç için her şeyi yapabilecek bir zihniyet var” derken; bir başka CHP’li Eren Erdem“restoran kapalı olduğu halde eski bir görsel paylaşıp gündem yaratmaya çalışan trolleri asla unutmayın” diyebildi. Böylece utanması kalmayan trollerin kimler olduğunu tüm Türkiye belgesiyle öğrenmiş oldu.

Fakat işin bundan daha vahim olan kısmı İmamoğlu’nun “karla mücadeleden daha önemli olduğunu” söylediği İngiliz Elçi’yle yaptığı görüşmenin CHP’nin Genel Merkezi’nden de gizli bir şekilde yapıldığının ortaya çıkmasıdır. Öyle olmasaydı görüşmenin bütünüyle yalan, bunu iddia edenlerin “saf kötü” hatta “zavallı ve aciz” olduğunu partinin yerel yönetimlerden sorumlu başkan yardımcısı Seyit Torun söylemezdi.

İddia sahiplerini utanmazlıkla suçlan Torun’dan elbette özür beklemiyoruz. Fakat “gizlice çevirdiği işler” yüzünden İmamoğlu’ndan sadece özür beklememesi, aynı zamanda hesap sorması gerektiğinin farkındadır umarım. Yoksa genel başkanlarını cumhurbaşkanı adayı yapmak için çırpınan merkezdekiler, İstanbul’un çoktan Batı başkentleriyle pazarlığa oturduğunu görerek kendilerine karşı yapılan komployu anlamış olmalıydılar.

Gizli buluşmayı inkâr etmek için balıkçıyla görüştüğünü iddia ederek tüm CHP’lileri ayazda bırakan internet sitesinin sahibinin İP’in yayın organı Yeniçağ’ın eski yöneticisi olması ise bu komploda İyi Parti’nin nerede durduğunu sorgulamaya yol açmalıdır.

İP CHP’NİN ALTINI OYUYOR

Öyle ki, İmamoğlu elçiyle görüşürken, Kaftancıoğlu’yla birlikte İBB’nin anahtarını teslim alan İP İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu da İngiltere’nin İstanbul konsolosuyla görüşüyordu.

İlginç bir tesadüf ki, İP milletvekili Ahmet Çelik aynı saatlerde "CHP'li belediye başkanları bizim oylarımızla seçildiklerini unutmuş görünüyorlar" diyerek Kılıçdaroğlu’na karşı bayrak açarken, İYİ Parti, CHP ile ittifak kurmaya mecbur değildir” sözleri Yeniçağ Gazetesi’nin manşetinden duyuruluyordu.

Kılıçdaroğlu’nu gündem değiştirmek için eline tutuşturulan “demiryolu ihalesinde yolsuzluk” iddiası da kurtaracak gözükmüyor. Çünkü ortada ne yolsuzluk var ne de dosyada iddia ettiği gibi Cumhurbaşkanı’nın imzası. Daha yalanın üzerinden yarım saat geçmeden Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu ekrana çıkarak iki ihalenin farklı, birinin 106 km. diğerinin ise 201 km uzunluğunda demiryolu yapım işi olduğunu; iptal edilen 2018’deki ihalede alt-üst yapı işlerinin 50 km, 2021’deki ihalenin ise 145 km olduğunu ve fiyat değişikliğinin bundan kaynaklandığını belgeleriyle ortaya koydu.

Artık yalanlarla siyaset üretilmesi işinin sonuna geldik. Kılıçdaroğlu bunlarla gündem oyalamak yerine, partisinin altını oyan ittifak ortağının hamlelerine dikkat kesilse daha iyi olur. Yoksa eldekinden de olacak.