Çözüm sürecinin ilk zamanları. Devlet; silahsız çözüm yoluna girmiş. Kan dökmeden çözüm almaya çalışıyor. PKK, bazı askerlerimizi rehin almış. Çözüm sürecinden dolayı serbest bırakıyor. Dağdan inmişler. PKK’lı teröristler ve kahraman askerlerimizin bir arada olduğu bir fotoğraf karesi düşüyor ekranlara. Amasyalı bir uzman çavuşun, bebek katillerine bakışı var: Mağrur, utangaç, acı dolu ama bir o kadar da haşin, sert, katilleri ürkütecek derecede yiğitçe. O esnada terörist şeytanca gülüyor. O dönemlerde işte, bu kareyi kimse fark etmiyor. Tek bir kişi hariç: Arada sırada uykuları kaçıyorsa bunu Türkiye derdine bağlayan şairimiz, Süleyman ÇOBANOĞLU. Ve o görüntünün üzerinden Türkiye derdini kâğıda döküyor. Bir şiir yazıyor: Amasyalı Uzman Çavuşun Semiz Eşkıyaya Şöyle Bir Baktığıdır.
Süleyman Çobanoğlu; hiçbir gazetede yazmıyor, televizyon ekranlarına çıkmıyor, sosyal medya kullanmıyor. Bu halde onu tanıtan, sevilmesini sağlayan, binlerce insanın gönlünde yer almasını sağlayan etken ne? Anadolu adamı olması, bizden olması, Müslüman kalemine sahip olması, devrin adamı olmaması, duruş sahibi olması ve tabi ki milli olması. Otuz yıl kurşun aktı, tek şair ses etmedi derken mübalağa yapmıyordu. Bizde sözde sanatçı kesimi devlete, millete, İslam’a genelde sırt çevirmişti çünkü.
Dedik ya o bizdendir, bizim şairimizdir. Bunu konuşmalarından, yazılarından, şiirlerinden anlarsınız. Süleyman Çobanoğlu’nu seven insanlar, “anasından besmelesiz su içme” öğüdünü alan insanlardır. O, 67 Fordlarda başı tutanların şairidir. Allah’a sınandığı her şeyde şükredenlerin şairidir. Doğu Türkistan mazlumlarının, şehitlerinin şairidir. Yağmura hürmetinden usul usul ağlayanların, hiçbir kışın kıramadığı ince gönüllerin, acısının peşinden göğsünü yoklayanların, eylülün ortasında kalbi kırıkların, ne ardıç ne çınar ufarak çayırların, birilerinin gülmesiyle azıcık ısınanların, derdi içinde kora dönüşenlerin, duasında öksüze ver dünyayı diyenlerin şairidir. Susunca anlaşılanların, çocuklar, ev kirası ve kömür gözlü Türkiye derdiyle kıvrananların, “kurda benzer anadan” evlatların, korkulası kuşların tamah etmediği irilikten uzak kirazların, kalbini Allah’a kadar fırlatanların, Türkiye rüyası görenlerin şairidir. Onu okuyanlar şiir okumadıklarını bilir çünkü kan gelir ağızlarından!
Süleyman Çobanoğlu dua ederken en kirli taşa bile yağmur yağmasını diler. Çobanoğlu yerin kulağı var demez, kalbin gözü var der. Onun kalemi popüler kültür bilmez; Sakarya Fırat bilir, Kızılelma bilir.
Duruşu vardır. 28 Şubat döneminde yaptığı programlar yüzünden Çevik Bir’in şikâyetine nail olan şairimiz, her gün ifade verdiği dönemde “yobazlığa övgü” kitabını yazmış, sonrasında primi yapılmasına da izin vermemiştir.
Öğüttür şiirleri, dedikleri. Öğüttür, öğüt belledik. Ve mesela bir öğüdü vardır ki hiçbir zaman unutmadık: Bize statükocu, gerici, sağcı, tutucu diyenlerin dangalak insanlar olduklarını aklımızdan çıkarmadık!