Batı’da bir siyasetçinin ülkesine “ihanet” etmesi görülebilecek bir şey değildir. Ancak ne yazık ki İslam coğrafyası ve Afrika ülkelerinde bu “ihanetlere” rastlamak rutin bir hal almıştır.
Bu coğrafyalarda çoğu lider zaten Batı’nın destek ve icazetiyle iktidara gelir ve kalır.
Ülkesine “ihanet etmeyen” liderlerse “diktatörlük” yaftasıyla saldırıya uğrar!
Cumhurbaşkanı Erdoğan da kendilerine itaat etmediği, Türkiye’nin hak ve menfaatlerini koruduğu için Batılı emperyalist ülkelerinin sürekli hedefinde olmuştur…
Kendilerine itaat etmeyen Erdoğan’ın yerine yıllardır “işbirlikçi” ve kendilerinden “emir” alacak bir isim arıyorlar.
Bu “işbirlikçiden” istedikleri tek şey Batılı patronlarının menfaatlerini korumak ve savunmaktır.
BATI’NIN ARADIĞI “İŞBİRLİKÇİ” SİYASETÇİ KİM?
Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin liderleri ve bazı belediye başkanları, Batı’nın aradığı “işbirlikçi” olmak için can atıyorlar.
Ancak Kılıçdaroğlu Batılı ülkelerin hak ve menfaatlerini savunan çok cesur açıklamalar yaparak rakiplerine fark atmış durumda.
Türkiye’nin terörle mücadelesinde, Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Azerbaycan’da, Kıbrıs’ta ve Libya’da Türkiye’nin değil Batı’nın yanında durduğunu açıklamaktan çekinmiyor.
Kılıçdaroğlu’nun ismi etrafında dönen bir “kumpas” olayı yeniden gündemde. Biliyorsunuz ABD, Suriye’deki savaş üzerinden Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı mahkûm etmek için “MİT TIR’larına” bir operasyon yaptı.
Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın DEAŞ terör örgütünü desteklediğini iddia ederek “kendi adamları” olarak gördükleri Kılıçdaroğlu’nun iktidara giden yolunu açmak istediler.
Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Sevigen bu süreçle ilgili şok bir açıklama yaptı; “Adana’daki MİT TIR’ları belgelerini Enis Berberoğlu’na kim verdi? Kemal bey götürdü o belgeyi verdi. Kemal bey, o yürüyüşü Enis Berberoğlu hapishanede konuşmasın diye yaptı. Bir insan kendi ülkesini şikâyet eder mi?”
ÜLKESİNE DÜŞMAN SİYASETÇİYE HALK DESTEK OLUR MU?
Ülkesine “düşman” olan insana da siyasetçiye de dünyanın hiçbir yerinde halk destek olmaz. Türkiye hariç…
Kılıçdaroğlu, dünyaya ve rutin olarak gittiği ABD, AB’nin büyükelçilerine Türkiye ve Erdoğan’ı şikâyet ediyor.
Türkiye’nin birinci sorunu terör. Ancak yönetime talip Kılıçdaroğlu, daha geçen hafta AB temsilcilerinin huzurunda “İktidara gelince terörle mücadele yasasını değiştireceğim” diyerek “patronlarına” açık çek verdi.
Bir siyasetçinin ülkesine hasım olması, ülkesinin hak ve menfaatlerini korumak yerine yabancı ülkelerin hak ve menfaatlerini savunması elbette ki sorun.
Ancak asıl sorun bu siyasi lideri, partisini ve zihniyetini destekleyen büyük bir halk kitlesinin olmasıdır.
Siyasi lider halkın tepkisinden çekinmeden bu işlerin içine giriyorsa sorun daha derin ve daha ciddi bir boyuta ulaşmış demektir.
Çözüm siyasetçiyi o yoldan döndürmek değil, halkı ona destek olmaktan vaz geçirmektir.
Siyasi bir lider ülkesine açık açık “düşmanlık” ederken hala %25 oy alıyorsa sorun başka bir noktaya evrilmiş demektir!..