Diyorlar ki, Türkiye’nin dış kayıpları tutarlı bir dış politika izlememesi/izleyememesi nedeniyledir.

Şu dış politika analistlerinin birçoğu tombalacıdan öte bir şey değil.

Ortadoğu’da ve hatta dünyanın herhangi bir bölgesinde, tutarlı bir dış politika izleyen bir küresel güç var mıdır..!?

Hayır, bir tek küresel güç gösteremezsiniz ki tutarlı bir dış politika üzerine stratejisini kurmuş olsun.

Uluslararası dış politika kuralları hukuku, küresel güçlerin, küresel olmayan bölgesel ve yerel güçleri talim ve terbiye için uydurulmuş kurallar yığınıdır.

Uluslararası ilişkide tutarlı politikalar denk küresel veya bölgesel güçler arasında caridir.

Ortadoğu’da, ABD, AB ve Rusya küresel güç olarak bulunmaktadır.

İran, Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan bölgesel güçler olarak bulunmakta.

Suriye, Ürdün, Irak vs. gibi ülkeler yerel güçler olarak bulunmakta.

Basra ve Akdeniz arası coğrafyayı yeniden dizayn etme matuf Irak işgalinden sonra Suriye iç savaşı, bölgesel güçlerin (Türkiye-İran-Mısır-Suudi) yerel güçlerle(Suriye-Lübnan-Katar-Yemen vs.) ekonomik ve stratejik bütünleşmesini engellemek için çıkartıldı.

Kaotik ve anarşik ortamı Ortadoğu’da Irak işgaliyle hayata geçirenler, 28 Şubatla Türkiye’ye bir ameliyat uyguladı ve ABD/AB/İsrail ile birlik olmaya icbar edildi.  İran’a nükleer enerji üzerinden ambargo uygulayarak ablukaya aldılar ve Rusya ve Çin ile birlikte olmaya icbar edildi.

Türkiye, Ak parti iktidarıyla milli değerleri merkeze taşıyarak, 28 Şubatla icbar edildiği birçok planı bir yandan bozarken, diğer yandan İran gibi Mısır gibi bölgesel güçlerle, Suriye, Katar ve birçok Afrika ülkeleriyle ortak bir stratejik işbirliği kurmaya çalıştı.

Diğer yandan Rusya ile her iki ülkenin yüzde yüz yararına ilişkiler geliştirmeye başladı.

Türkiye bütün dış politikasını, Bölgesel, Tarihi, Kültürel, Coğrafik ve Jeopolitik parametreleri dikkate alarak çok tutarlı kurup işletmeye başladı. Bu dış politikanın verilerini kısa sürede olumlu bir şekilde almaya başladı.

Küresel güçlerin uzun ve kısa vadeli tüm planlarını altüst eden bu yeni durum karşısında, Turuncu baharını arap baharına çevirdiler. Mısırı sisi ile baypas ettiler. Suriye derin devletini kullanarak bir iç savaşına dönüşecek ortamı yarattılar. İran, üzerindeki baskıya dayanamayarak teslim bayrağını çekti.

Türkiye’de, Ak parti iktidarını alaşağı etmek ve Recep Tayyip Erdoğan’ı saf dışı etmek için provokasyon üstüne provokasyonlar uyguladılar.

Bölgedeki PKK, PYD gibi Kürt irrasyonel güçleri, El Kaide, DEAŞ gibi kendilerinin kurduğu örgütleri bütün bölgeyi terörize etmek için kullandılar.

Bütün bunlar olurken hiç bir küresel güç tutarlı bir politika izlemedi.

Küresel güçlerin tutarlı politika izlemesini beklemek mantıksız ve eşyanın tabiatına aykırıdır.

Küresel güçlerin tutarlı politika izlemeyi dayatırlar ama kendileri izlemezler.

Rusya’nın uçağı düşürüldükten sonra takındığı tavır küresel güç psikolojisidir.

İran avantajı, tutarlı politika yerine pragmatist tutarsız küresel güç politikalarına endekslenmekten kaynaklanmaktadır.

Eğer küresel güç değilseniz, küresel güçleri kendi hinterlandınızda dengeleyebilecek irrasyonel birçok güce sahip olmanız gerekir.

İran bölgedeki şii ve nuseyri bir takım güçleri irrasyonel güç haline hızla getirebilmesiyle Suriye’de bir mevzi kazandı.

Türkiye, ne İran ve nede Suudi Arabistan gibi nede küresel güçler gibi pragmatist tutarsız bir dış politika üretemez.

Bu bağlamda Türkiye, bütün dünyada eşsiz ve benzersizdir.

Türkiye ne doğudur ve nede batıdır.

Aynı zamanda hem doğudur hem batıdır.

İslam coğrafyasında, Türkiye dışındaki bütün ülkeler bir mezhebin bir ideolojinin temsilcisidir.

İslam coğrafyasında, ”İslam’ın” mezhepler ve meşrepler üstü tek mümessili Türkiye’dir.

Tutarsız ve pragmatist politika ürettirmeyen karakterinden dolayı bütün dünyada yeni bir medeniyet üretebilecek yegane tek ülke Türki’yedir.

Şu yaşadığımız modern zamanlarda bütün bir dünyada Türkiye’den başka insanlığın vicdanı olan bir tek ülke kalmamıştır.

Türkiye, niceliğin egemen olduğu bir tüketim kölesi yapılmış, bir ilkel köy haline hızla getirilen dünyamızda, niteliğin egemenliğinin tek kaynağı konumundadır.

İşte yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer karakteri budur.

Bu, bütün planların, stratejilerin ve çizilen kaderlerin üzerindeki kaderin doğal bir neticesidir.

Türkiye İslam kandilinin mişkatidir.

Bu kandil ancak bu mişkatte bütün dünyayı aydınlatır.

Evet tutarsız politikalar küresel güçlere kazandırır ve bu politikalarla niceliğin egemenliği inşa edildi.

Ve fakat şimdi niteliğin egemen vaktidir vesselam…