' Türkiye Tek Yürek'  yardım kampanyasına ülkenin dört bir yanından bağışlar geldi.

Tanınmış işadamları, kurumlar, spor dünyasından önemli isimler ve milyonlarca vatandaş 15 Şubat Çarşamba günü gerçekleştirilen kampanyada canlı yayına bağlanarak yahut SMS yoluyla bağış yaptılar, yaptıkları bağış miktarını açıkladılar.

 *

Dikkatinizi çekti mi bilmem…

Bağış yapanlar arasında, özel bankalar ve birkaç istisna dışında TÜSİAD üyeleri yoktu.

Zaten var olan o birkaç istisna da göstermelik rakamlarla arz-ı endam ettiler ya da diğer bir deyişle yasak savdılar.

 *

Peki, sizce neden özellikle katılmamayı seçti mezkûr oluşum ve müntesibi iş adamları?

Başta, Koç ve Sabancı olmak üzere neredeydiler sahi?

Bütün Türkiye’nin ekran başında olduğu bir gecede, en azından ‘reklam’ kabilinden olsun bağlanıp yardım miktarını açıklamaları gerekmez miydi?

Onları, pragmatik sayılabilecek göstermelik bir tutumdan olsun, alıkoyan neydi?

 *

Memleketin kaymağını yiyen, kişisel/kurumsal servetleri, milli gelirin hatırı sayılır bir kısmına baliğ olan bu komprador taifesi, elbette ki bir talimat üzerine mahut pozisyonda konuşlandılar.

Talimatı kimden mi aldılar?

O gece, neredeyse tüm Türkiye’deki TV kanallarının katıldığı ortak yayına iştirak etmeyen yayın organlarına talimat veren odak hangisiyse ondan!

 *

Kurtarma çalışmaları süresince, mütemadiyen kışkırtan, yalan haber yayan, yalan ve iftiranın yanında ırkçı ve düşmanca bir dil kullanan, ‘baraj çatladı’ yalanını yayarak kurtarma çalışmalarını sekteye uğratan işbirlikçi hainlere, böylesine alçakça davranmalarını emreden güç hangisiyse ondan!

 *

Depremin ilk günü, “Yaşanan bu felaketi bir an önce atlatmak ve arama kurtarma faaliyetlerine katılmak için, başta Büyükşehir belediyelerimiz olmak üzere, tüm gücümüzle hazırız. Dayanışma içinde olacağız, birlik ve beraberlik içinde yaralarımızı hep beraber saracağız” dediği halde ikinci günden itibaren saldırıya geçen, bırakın bir ve beraber olmayı, kelimenin tam manasıyla ayrıştıran, bölen, ötekileştiren ve daha da beteri Türkiye’yi stratejik anlamda tehlikeye atacak bir dezenformasyona bile isteye çanak tutan Kılıçdaroğlu’na, bu ‘U’ dönüşünü yaptıran ve tükürdüğünü 24 saat geçmeden yalatan irade hangisiyse ondan!

 *

Gerçek ne yazık ki, tastamam budur!

Bu memleketin çok önemli bir sermaye kesimi, ertelenmesine ihtimal vermediğim hayati bir seçimin öncesinde CHP’nin (ve işbirlikçi ortaklarının) yanında hizalanmayı seçmiştir.

Bu, apaçık bir meydan okuma ve tavır almadır!

 *

Dünyanın hiçbir yerinde ‘sermaye,’ böylesine aleni bir ideolojik tavır takınmaz.

Her şeyden önce bu, kendi çıkarlarına terstir ve memleketi iliklerine kadar sömürenlerin, bahsini ettiğimiz hakikati bilmemeleri söz konusu olamaz!

 *

Küçük kıyamet denebilecek bir depremle sarsıldığı, on binlerce insanını kaybettiği, birkaç yüz bin binanın yerle bir olduğu bir felakete rağmen, kısa sürede ayağa kalkan, açlık ve salgın hastalık riskini bertaraf eden, yüz binlere barınacak yer temin edip yaralarını saran Türkiye, Allah’ın izniyle bu şer konsorsiyumunu da bertaraf edecektir.

En azından duamız bu yöndedir.

Allah korusun, aksi, depremden daha büyük bir felaketin ta kendisi olacaktır!