Eflatun veya öğrencisi olan Aristo’dan itibaren siyaset bilimi toplumların yönetilmesini konu alırken Fen bilimleri gibi kesin sonuçlar üzerinden değil gözlemlere ve yorumlara dayalı olarak gelişimini sürdürür. Ülke olarak bu gözlem ve yorumların büyük bir çoğunluğunun gerçeklerle uyuşmadığını görebiliyoruz desek yanlış olmaz.

1950 darbesinden önce Orduya darbe yapmayacağı konusunda tam olarak güvenen Menderes’in sonrasında güvendiği dağlar tarafından idam edilmesi kadar acı yönleri vardır ülkemizde siyasetin. 1980 darbesinden sonra işi simit satmak olan bir gencin ipin ucunda sallandırılması kadar talihsiz yönü de! 

Erbakan hocanın karşısında kurulduğunu iddia ettiğimiz AK Parti’nin başarılı olmasını mümkün görmeyen isimlerin sonradan AK Parti’de üç dönem vekillik yapması gibi şaşırtıcı yönü de vardır Türkiye’de gündemi öngörmenin! Paradan altı sıfırı atınca taksimde şunu yapacağım diyen yılların kelli felli yazarının sonradan yaptığı tüm değerlendirmelerin havada kalması kadar bazen acınası yüzü de vardır.

Yılların projesi olarak ilerde Türkiye’nin başına bela edilecek FETÖ örgütünün çoğu siyasiler ve aydınlar tarafından desteklenip sonrasında örgüte karşı bir mücadele içinde olmayı gerektirecek kadar ülkemizin gündemini değerlendirmek zordur.

2002’den sonra AK Parti’ye muhalif olan bütün grupların AK Parti ve liderinden kurtulacağı rüyası ile iç ve dışta el ele verdiği odaklarla sonu hüsrana giden ve memleketi terk eden aydınlarla siyasileri de unutmayalım.

Önümüzde duran 2019 seçimlerinin kolay olacağını veya tam tersi olmayacağını dile getiren gündem yorumlayıcıların tarihimizden alacağı çok dersler var. Türkiye’de gündemi yorumlamanın ve siyasi açıdan ön görüde bulunmanın zorluluğu diğer ülkelerden çok farklı düzeyde. Bunun en klişe ve en gerçekçi sebebi dünya üzerinde bulunduğumuz coğrafi konum. 

Osmanlı’dan günümüze Türkiye’de gündem ve siyaset iç gelişmelerden çok dış ülkelerin bizim hakkımızdaki planlarından etkilenerek günümüze kadar geldi diyebiliriz. Bu durumu şu an fark eden muhalif kesim tarihten gelen algıyla Erdoğan Türkiye’sine Batı daha fazla müsaade etmeyecek düşüncesi ile avunabilirler. Unuttukları en önemli gelişme ise tarihte hiç olmadığı kadar Türk milletinin milli bilince sahip olduğudur ki bu durum 15 Temmuz’da kendini göstermiştir.

Sonuç olarak ülkemizde gündemi ve siyaseti değerlendirmenin zorluğu bizi bize bırakmamaları ve dış ülkelerin ülkemize dair ilgilerinin üzerimizden eksilmemesidir. İşte 2019’a giden sürecin zorluğu burada yatmaktadır.