Yılların ayakkabı tamircisi Çarşambalı Topçu Amca, “Ayakkabı insanın kişiliğini ele verir. Ayakkabıları kirli ve bakımsız olanlar, genellikle günlük hayatlarında da düzensizdir” diyor.

Adem Özköse

Önce, müşterinin getirdiği ayakkabı tıpkı bir doktorun hastayı muayene etmesi gibi dikkatle inceleniyor. Sonra, ayakkabının ne zaman hazır olacağı konusunda müşteriye bilgi veriliyor. En sonunda da müşterinin ismi küçük bir kâğıda yazılıyor ve ayakkabı tamir edilmek üzere sırasını beklemeye başlıyor.

Burası, çevresinde “Topçu Amca” ismiyle bilinen 75 yıllık ayakkabı tamircisi Mustafa Topçu’nun dükkânı… Memlekete gitmişken ayakkabılarımı tamir ettirmek için yanına uğradığım Topçu Amca’nın tezgâhının üzeri her zaman olduğu gibi yine karmakarışık. Topçu Amca gelen müşterilerle ilgilenirken ben de tezgâhın üzerini seyre dalıyorum. Ayakkabı tamirinde kullanılan uzun iplikler, rengârenk boyalar, makaslar, tutkallar, keçeler, zımparalar, ayakkabı bağcıkları… Uzunluğu en fazla 1.5, eni de 1 metreyi geçmeyen bu küçük ve mütevazı dükkânda yıllardır Çarşambalıların ayakkabılarını tamir ediyor Topçu Amca. Şimdilerde Topçu Amca’ya oğlu Lütfü Topçu eşlik etse de ayakkabı tamiri denilince buralarda herkesin aklına Topçu Amca geliyor.

TOPÇU AMCA MAKİNE KULLANMAZ

Topçu Amca ayakkabıcılığa ilk defa 9 yaşında başlamış. O günden bugüne kadar da hep ayakkabılarla, ayakkabı tamiriyle uğraşmış. Ayakkabı tamircilerinin çoğu artık makine kullansa da Topçu Amca makine kullanmamakta ısrar ediyor. Topçu Amca’ya makine kullanmamaktaki ısrarının sebebini sorunca, “ Emek verilerek, göz nuru akıtılarak tamir edilen ayakkabı, makine ile tamir edilen ayakkabıdan daha sağlam olur” cevabını alıyoruz. Biz Topçu Amca ile sohbet ederken sürekli müşterilerin biri giriyor, diğeri çıkıyor. Bir bayan müşteri, “Topçu Amca bu ayakkabı tamir edilir mi?” diye soruyor. Topçu Amca da, “Her ayakkabı tamir edilir, tamir edilmeyen ayakkabı olmaz” diye cevap veriyor. Topçu Amca’nın dükkânına müşteriler büyük bir ilgi gösterirken, sokaktaki diğer ayakkabı tamircilerinin pek de fazla uğrayanı olmuyor. Bunun sebebini öğrenmek isteyince Topçu Amca şunları söylüyor: “Bu millet benim karakaşıma, kara gözüme âşık değil. Müşteri bilgime, tecrübeme, iş ahlâkıma ilgi gösteriyor. Tamir ettiğim her ayakkabıyı sanki kendim için, kendim giyecekmişim gibi tamir ederim. Müşteriye her ne olursa olsun yalan söylemem. Ayakkabını şu saatte alacaksın dersem, sözümde mutlaka dururum. Esnaflıkta verilen söze riayet etmek çok önemlidir. Müşteri sözünde duran, yalan söylemeyen esnafı her zaman tutar.”

ÇARŞAMBA’DAN İSPANYA’YA GİDEN AYAKKABILAR

Topçu Amca ile sohbet ederken gözlerim etraftaki demircileri, bakırcıları arıyor. Bir zamanlar Topçu Amca’nın dükkânının etrafı demircilerin, bakırcıların dükkânlarından gelen seslerden geçilmezdi. Ben de çocukluğumda sık sık buralara gelir, güçlü kuvvetli demircilerin çekiçlerle demiri dövmelerini seyrederdim. Topçu Amca’dan demirci ve bakırcıların nereye gittiklerini öğrenmek istiyorum. Topçu Amca bir taraftan elindeki ayakkabıyı tamir ederken, diğer taraftan da, “Makine her şeyi yuttu. Etrafta ne demirci ne de bakırcı kaldı” diyor. Sonra Topçu Amca’dan meşhur Çarşamba ayakkabılarının da eskisi kadar üretilmediğini öğreniyorum. Oysa bir zamanlar bizim ilçede yüksek topuklu, ince ve uzun uçlu Çarşamba ayakkabıları delikanlılık alameti olarak kabul edilir ve büyük ilgi görürdü. Konu Çarşamba ayakkabılarından açılınca Topçu Amca da eski günlere gidiyor. “Bizim buraların insanlarını bilirsin, biraz kabadayıdırlar. Çarşamba ayakkabıları önceden delikanlı, kabadayı ayakkabısı olarak görülürdü. Ünlü kabadayılar, hatta paşalar bile Çarşamba ayakkabılarından giyerlerdi. Çarşamba ayakkabısına ilgi gösterenler arasında İspanyol dansçılar da var. Bir zamanlar Çarşamba’dan İspanya’ya ayakkabı giderdi. Çarşamba ayakkabılarına şu anda da ilgi gösteriliyor; fakat eskisi kadar değil.”

AYAKKABI KİŞİLİĞİ ELE VERİR

Topçu Amca bir kişinin ayakkabısının, kişiliğinin aynası olduğunu söylüyor. “Ben bir insanı ayakkabısından tanırım. İnsan ayakkabısının bakıma önem vermeli ” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Eğer bir kişinin ayakkabısı sürekli kirli ve bakımsızsa o kişi normal hayatında da düzensizdir. Ayakkabı bakımına önem veren insanlar ise daha düzenlidir. İnsan nasıl elbiselerinin temiz olmasına önem veriyorsa, ayakkabısının temiz olmasına da önem vermeli.”

75 yıllık bir ayakkabı ustasını bulmuşken ayakkabılarımızın uzun ömürlü olması için nelere dikkat etmemiz gerektiğini de öğrenmek istiyorum. Topçu Amca da sık sık ayakkabı parası vermememiz için şu tavsiyelerde bulunuyor: “Ayakkabının uzun ömürlü olması için önce boyasına önem vermek, ayakkabıyı düzenli bir şekilde boyatmak lazım. Ayakkabı ıslanınca fırsatını bulur bulmaz ayakkabıyı kurutacaksın. Uzun süre ıslak kalan ayakkabı tez eskir. Ayakkabıyı kuruturken asla aşırı güneşin altında bırakmayın. Aşırı güneş ayakkabıyı kavurur ve eskitir. Ayakkabının köselesi ve derisi iyiyse o ayakkabı da iyidir. Ayakkabı alırken de kösele ve deriye dikkat edin.”

HAYATTAKİ EN ÖNEMLİ ŞEY

Topçu Amca ile sohbetimiz devam ederken tavşankanı gibi çaylar geliyor. Ara sıra Topçu Amca’nın oğlu Lütfü Bey de söze giriyor. Ayakkabı tamirine daha çok orta yaş ve üstünün önem verdiğini ifade eden Lütfü Bey sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “Yeni nesil gençler spor ayakkabılarını tercih ediyor. Eskiyince de tamir ettirmek yerine yenisini alıyorlar. Her yaştan müşterimiz olsa da, ayakkabı tamirini daha çok belli bir yaşın üstündekiler tercih ediyor.” Bir taraftan Lütfü Bey’le konuşurken, diğer taraftan da Topçu Amca’yı seyrediyorum. İşine kendini öyle veriyor, işiyle öyle bütünleşiyor ki onu sadece seyretmek bile insana zevk veriyor. Topçu Amca’ya, “Artık yaşlandın, 90’a yaklaşıyorsun. Ayakkabı tamirciliğinden ne zaman emekli olacaksın” diye soruyorum. Önce yüzüme bakarak tebessüm ediyor ve aşağı doğru sarkmış gözlüğünün ardından şunları söylüyor: “İnan şimdiye kadar ayakkabı tamirciliğinden emekli olmayı hiç düşünmedim. İnsan eğer gücü yeterse son nefesine kadar çalışmalı. Emeklilik tembelliktir. Ben çalışmasam hiç bu kadar dinç olabilir miyim?”

Topçu Amca benim ayakkabılarımın da eskiyen yerlerini tamir ediyor. Tamirat sona erdikten sonra ayakkabılarımı giyerek Topçu Amca’ya veda etmek için ayağa kalkıyorum. Topçu Amca da bu arada son sözlerini söylüyor: “Ben ayakkabı tamirinden zengin olmadım. Ama hiçbir zaman da harama bulaşmadım. Elimin emeği, gözümün nuruyla yaptığım meslek sayesinde çocuklarımı büyüttüm. Hayatta en önemli şey harama bulaşmadan yaşamaktır.” Topçu Amca’nın son cümlesi zihnime takılıp kalıyor. Dükkândan çıkıp yolda yürürken ben de kendi kendime “ Evet, hayatta en önemli şey harama bulaşmadan yaşamaktır. Gerisi o kadar da önemli değil” diyorum.