Dünyanın hiçbir yerinde terörü lanetlediniz diye faşistlikle itham edilmeniz mümkün mü? Türkiye’de iseniz; evet!
Binlerce masum insanın kanına girmiş 35 yıllık bir terör örgütü, dağlarda izmarit bile atmayan tarafıyla gösteriliyorken; milletin canını ve malını korumakla mükellef olan askerler katil ve acımasız olarak anılıyorsa, Evet mümkün!
Daha fazla insanın canını almak için dağa çıkan ‘’kırmızı fularlı kızlar’’ı ekranlara çıkararak teröristlere sempati kazandırırken; kellesini koltuğunun altına alıp, Sur ve Cizre’de insanları muhafaza etmek için bulunan güvenlik güçlerini cani olarak gösterirseniz, elbette mümkün!
İnsanları sokağa döküp, ölümlerini izlemekte maharetli olan, terör ve kaos çağrıları yapan siyasetçileri ekranlara çıkarıp saz çaldırırken; en demokratik yollarla ve halkın seçimiyle iktidara gelmiş hükümeti ve Cumhurbaşkanı’nı gayrimeşru bir iktidarmışçasına diktatörlük ve anti demokrasi ile bağdaştırırsanız, illa ki mümkün!
Ülkenizde ki entelijansiyatayfası; dağlar ve dağdakiler için methiyeler düzerse, sırtını terör örgütüne dayayan partileri en özgürlükçü partiler olarak görürse, devleti terör örgütüyle bir tutup birlikte silah bırakmaya çağırırsa; elbette terörü lanetlediğinizde ‘’faşist’’ olarak telakki edilirsiniz.
Üniversitelerde hoca olarak bilinen aydın kesiminiz, ittifak ederek yaşanan ölümlerden ve kaoslardan tek sorumlu olarak devleti tutarken ve devleti katliam yapmakla itham ederken; terör örgütüne tek laf etmezse, sizin terörü lanetlemeniz ‘’cahilce bir faşizan tavır’’ dan başka bir kalıba sokulmaz tabi ki!
Ana muhalefet partinizin lideri hendek kazanları arkadaşı olarak görüp; terör örgütünü bırakın lanetlemeyi, onlara laf etmekten bile itina ile kaçınırsa; sizin lanetlemenizin ‘’faşizan’’ olması elbette mümkün!
İşte nadir görülen bu durumla kendi ülkemizde karşı karşıyayız. Ama her şeyden ziyade asıl üzüldüğüm nokta; özgürlük denince akla ilk gelen yer üniversitelerin ve üniversite öğrencilerinin bu saçma sapan diyalogda kendilerine yer edinmeleri.
Öyle ki geçen hafta Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü’nde gördüğüm bir manzara işin nasıl bir boyuta vardığını idrak etmemde vesile oldu. Kendilerini Sol olarak nitelendirebileceğim fakat Sol’un sadece ‘’faşizan’’ tarafını almış bir öğrenci kuruluşunun, Kızılay’da 35 kişinin ölmesiyle sonuçlanan terör saldırısı için okulda kapattığı bir köşeye denk geldim. Mumlar yakılmış ve birçok yazı asılmıştı duvarlara. Buraya kadar bir her şey normal.
Lakin abesiyet gösteren bir durum vardı ki: Yazıların hiçbirinde ‘’terör’’ ‘’lanetlemek’’ veya ‘’PKK’’ yoktu. ‘’Terör saldırısı’’ yazmıyordu duvarlarda; ‘’Katliam’’ yazıyordu. Bunlar bilerek kullanılan kelimelerdi. Çünkü ortada bir terör örgütü yoktu ki ‘’terör saldırısı’’ olsun. Hem devlet terör saldırısı düzenleyemez. Ancak katliam yapar. Ona göre kurgulanmıştı. Aman ha! Kimse örgütten bilmeseydi.
Hepsi devlete, hükümete ve Cumhurbaşkanı’na hakaretler içeren yazılardan ibaretti. HDP bile o kadar abes bir duruma sokmamıştı kendini.
Yoksa özgür ruhlu dediğimiz üniversitelilerde mi ruhlarını bir ‘’inat’’ uğruna hükümet düşmanlığına satmışlardı?
Onlarca insanın katili olan kişi ve kişileri anmayacak veya lanetlemeyecek veya en azından kınamayacak derecede haktan uzaklaşmanın sebebi neydi?
Yaşadığınız çelişki savunduğunuz ideolojinin ne kadar kof olduğunun kanıtı ve göstergesidir. Vesselam…