Seçim Arefe’sinde yaşadığımız bir anıyı paylamak istedim…
Genç esnaf Turgut kardeş…
Yıllar varki tanırız kardeşlik hukukumuz hep çok güzel olmuştur…
Samimi Anadolu çocuğu,mümbit bir annenin vatan sever bir babanın oğlu…
Saftır temizdir Turgut kardeş…
Neşesi,içtenliği,ağır başlılığı kardeş yanı ile bilinir…
Genç yaşına rağmen esnaflığı göze almış,bir tatlıcı dükkanı işletiyor…
Ülkücü kökünden geliyor,inanılmaz bir Erdoğan sevdalısı…
He sevdalı derken onda tecelli eden dava ve vatan aşkına sevdalı…
Yani kimi?niye?niçin?sevdiğini biliyor Turgut kardeş…
Zaman zaman onların mekanda,yada başka dostların mekanında kapı önlerinde gençlerlele rast gelirsek derin vatan müdafaası beyin fırtınaları yaparız…
Onlar sorar bazende biz sorarız ahvali…
Kendi ölçeğimizde bir millet olarak devletler kurar devletler yıkarız…
Bizim cenahın aksiyonu en atıl sandığımızda bile cevherdir…
Sohbetin en heyecanlı anları vedaya yakın anlarda olur hep,zira son sözler hep kimse bize meydan okuyamaz efeliği ile biter…
Çünkü öyle bir örfün öğretinin çocuklarıydık bizler…
Bu öğreti çok şey kazandırmıştır bizim neslimize…
Zira farklı kesimlerde bu adanmışlığı çok bulamazsınız mesela…
Bu deli ruhlu çocuklar Cihan’ı ayağa kaldıracak kadar beylik laflar ederler yeri gelince…
Kimi zamanda ülke çıkarları için sakinliğin en kılasını sergilerler,durgun bir denize dönüşe kızgınlıkları…
Turgut kardeş anlatıyor seçim çalışması anında CHP’li bir vekil içeri girer,selamın ve hoş beşin ardından tatlıcı Turgut ellerini şekerli diye uzatamaz vekil adayına…
Bir elinizi sıkmak isterdim diye sitem eder vekil…
Kalbime sorsan zaten uzatmak istemezdim diye anlatıyor Turgut kardeş…
Kızgın ve öfkeli milli durulu olmadığı için CHP’ye…
Gülme seanslarımız geçince devam ediyor anlatmaya…
Ellerim şekerli size sıkıntı olmayacaksa tokalaşalım der hilal bıyıklı çocuk…
Vekil başlar ekonomiden girip devletine vurmaya,peş peşe ağır ağır sözler sıralamaya,dolar borsa,işsizlik,esnafın hali falan…
Sabırla dinleyen Turgut kardeş karşıdaki döviz bürosunun panosunu göstererek bana bak ağa bizler doları kimler indiriyor kim çıkarıyor biliyoruz diye topa sert girince…
Vekil kendisi gibi esnafında devletine vurmasını beklerken çuvallıyor…
Ama pes etmiyor vekil bak kardeş bu defa değiştirelim diyor,sıkıldık diyor,öyle ya argümanı bitmiştir vekilin başka şeyler bulmalıdır…
Üstelik karışında ki genç adamın devlete vergi borcu vardır işlerinde durgun olduğu zamanları yaşamaktadır…
Ancak bu ülke bu devlet bizim işlere kızıp devlete küsülmezi iyi bilmektedir Turgut…
Vekil bir türlü istediğini alamaz Turgut reisten…
Dönüp vekile biz bu ülkeyi dolarla sevmedik ki dolarla sevgimiz azalsın…
Bak biz evde çocuklarımızı Allah ve vatan sevgisi ile büyütüyoruz…
Bu ülkede ekonomi niye bu halde çok iyi biliyoruz,kimlerle mücadale ettiğimizin farkındayız…
Evet değiştireceğiz der Turgut,bir asır ayağımıza pranga vuranları,Anadolu insanını hor görenleri değiştireceğiz hiç şüpheniz olmasın,bu seçimde ülkemiz değişecek sizde bekleyin der kendinden emin bir şekilde…
Vekil sağlam kayaya denk geldiğini anlar ve usulca gider…
Akşam olmuştur biz yine bir arada bu konuyu konuşurken,Turgutun bir çok zaman fikir danıştığı karslı Ertaç gelir…
Sıkı vatan sever olan Ertaç kızmış bir kaç şeye ilk turda sandığa gitmem diyor,ikna turlarımızdan sonuç çıkmıyor,aklı sıra ders verecekmiş iktidara…
Başlıyor toplumun sosyolojisini anlatmaya,siz sokaklardan haberdar değilmisiniz?
İlk tur bu iş olmaz diyor Ertaç…
Bizde dönüp,hayır bilakis çok haberdarız araziden Allah’ın yardımı gelecek elbet diyoruz…
Zaman geçiyor o sohbetleri aklımıza kazıyoruz günü geldiğinde lazım olur diye…
Bir çok vakfla içli olan,bir çok entelektüel insan ile birlikte olan,eğitimlerinden geçen Ertaç’ın mı bir Tatlıcı dükkanı işleten Turgutun mu sosyolojisi galip gelecek göreceğiz demiştik…
Seçimden sonra heyecan ile aradığımız Ertaça ilk sözümüz senin sosyolojin çöktü hacı,sen bir daha sosyolojiden bahsetme oluyor gülüşler eşliğinde…
Keyfi yerinde olan bizdik çünkü…
Sonra ekliyoruz sen yeni bir yüz yılı ıskaladın biz şahitliğini yapacağız…
Evet mühim olan yeni bir yüz yılı anlamak havayı koklamaktı…
Devleti sıkı tutmaktı…
Tarihi ıskalamamaktı…