Kurulduğu 1928’den bu yana şiddete başvuran bir örgüt olmayan İhvan ve Filistin’de Gazze Şeridi’nde meşru yönetim olan Hamas’a birileri “terör örgütü” muamelesi yapmak istiyor. Onların gönlü olsun diye bizim de “terörist” diyecek halimiz yok.
Peşinen İhvan ve Hamas’ı terörist gören ve bu iki hareket hakkında en ufak bilgisi olmayanlara da zaten bir şey anlatmazsınız. Onlar bildiklerini okumaya devam edecek.
Daha geçenlerde Amerika Suud’u yargılamak için özel yasa çıkaran ve kanlı bıçaklı olan ABD birden yakınlaşmaya başladı ve yeni başkan Trump ilk dış seyahatini S. Arabistan’a yapıverdi. Elde kılıçlar poz verildi. Kral ve Trump Mısır’ın darbeci generalini de yanlarına alarak “Küre” önünde tüm dünyaya poz verdi.
Trump’ın Riyad ziyaretinin hemen ardından BAE, Suudi Arabistan ve Mısır’ın başını çektiği grup Katar’a her türlü yaptırım kararı aldı. Legal bir lider olmayan generalin yönetimindeki Libya falan da onları izledi. Hepsini anlıyorum da haritada çoğu kimsenin yerlerini dahi bilmediği minicik ülkeler Maldivler ve Mauritius’un da bu kervana dahil olmasının manası ne?
Birkaç gündür çoğu kimsenin dilinden düşürmediği gibi “1967’den bu yana 50 yıldır İsrail’e karşı bir araya gelemeyenler bir gecede Katar’a karşı birleşiverdiler”. Gerçekten ilginç.
Üstelik 5 Haziran 1967’deki 6 Gün Savaşları’nın yıldönümüne denk getirilmesi de ayrı bir hesap: İsrail’in Kudüs’ü işgalinin 50’nci yıldönümünde Katar ablukası başlatıldı. Dünyada belli bir yere sahip olan, pek çok habere ulaşılmasını sağlayan El Cezire televizyonunu susturmak da hedeflerden bir tanesi.
İlk kez bir Suud vatandaşının İsrail televizyonuna Arabistan’dan canlı yayına bağlanarak “Barış, sevgi, birlikte yaşama; nefreti ve şiddeti reddetme üzerine kurulu yeni bir Ortadoğu’nun vakti geldi” demesi Amerika’nın diktelerinde başarılı olduğunu gösteriyor.
Suud’u “terörü desteklemekle” suçlayan ve 1 trilyona yakın parasını bloke eden ABD akabinde 110 milyar doları silah olmak üzere 350 milyar dolarlık anlaşma imzalamak zorunda bıraktı.
Bazılarının dediği gibi biz de “Coğrafyamızda ve dünyada ne olup bittiği bizi ilgilendirmez biz etliye sütlüye karışmayalım” desek dahi rahat bırakılacağımızın bir garantisi var mı?
Başta Arap Ülkeleri olmak üzere halkı Müslüman ülkeleri İsrail’in önünde diz çöktürmeyi hedefleyen yeni ABD yönetimi Kraldan çok kralcılık yapıyor. Çoğu Arap ülkesi İsrail ile uzlaşmaya çoktan razı. Gelin görün ki “Hamas”ı en büyük engel olarak görüyorlar.
Başta İsrail tarafından olmak üzere abluka altına alınan Gazze’nin bu saydığımız ülkelerce de iyice cendereye alınması ve en büyük destekçisi olan Katar ve Türkiye’nin devre dışı bırakılması da gerekiyor.
DAEŞ’in ortaya çıktığından bu yana İran’a en ufak bir tehdit ve saldırısı olmazken Katar meselesiyle birlikte terör eylemleri yapması/yaptırılması da tesadüf değildir.
ABD Başkanı Trump’ın 20-21 Mayıs’taki Suudi Arabistan ziyaretinden 15 gün sonra S. Arabistan ve bazı Arap ülkeleri Katar’a karşı harekete geçmesi, İran’da yaşanan terör olayları ve PKK’nın yaza hazır olduğu tehdidi, DAEŞ’in Rakka’da bazı yerleri savaşmadan PYD gibi unsurlara bırakması her birbiri ile bağlantılı. Buna Avrupa’nın çeşitli yerlerindeki terör eylemlerini de ilave edebilirsiniz. Herkesin herkese farklı şekillerde mesajlar veriyor. Hepsinin altında imzası olan ABD’nin dünyaya mesaj verdiği de çok açık. Planların ne denli uygulanabileceğini de bekleyip göreceğiz. Güzellikler sizinle olsun…