Mutedil İslamî devrim grupları Dürzilerle işbirliği yaptıklarını, sivil Nusayrilerle dertlerinin olmadığını, Hıristiyan vatandaşlarını da koruduklarını söylüyorlar. Fetih Ordusu’nca rejimden kurtarılan Cisr-i Şuğur’un Hıristiyan ahalisi devrimcileri doğruluyor.

Cisr-i Şuğur yolunda köylerin yanından geçerken arabayı kullanan Ebu Necip eliyle tepeleri işaret ederek “Buralarda Dürzi köyleri var” dedi. Yol üzerinde devrimci bir birliğin bir kontrol noktasında durup kendimizi tanıttık. Kontrol noktasını geçtikten sonra Cemal’e Dürzileri sordum. Dürzilerden tebessümle söz etti ve “Beşşar’a karşı birlikte savaşıyoruz. Onlar da kendi köylerini Beşşar’dan korumak için silahlandılar” dedi. Birkaç defa devrimcilerle birlikte Esed yanlısı İranlı savaşçılara karşı operasyon yaptıklarını ve nadir de olsa ele geçirdikleri Şebbihaları devrimcilere teslim ettiklerini anlattı.

Dürzilerden konuşurken lafın sonunda “Alevilerle de savaşıyor musunuz” diye sorduğumda Ebu Necip arabayı durdurdu ve “Bu sadece Türkiye©de konuşulan akıl dışı bir iftira” dedi. “Bizim Esed’den başka düşmanımız yok, üstelik Suriye’de Alevi yok”.  Alevilerle savaştığınız söyleniyor ve sosyal medyada dolaşan bir video var dediğimde Ebu Necip anlatmaya başladı: “Yanlış biliyorsunuz ve bir kısım Türkiyeli ısrarla bu yalanı söylemeye devam ediyor. Suriye de Alevi yok. Suriye’de Nusayri var. Türkiye’nin Alevileriyle karıştırmayın, ikisinin hiç alakası yok. Bu bir yana; biz Nusayri halkla da savaşmıyoruz. Biz Beşşar’ın yanında kimler savaşıyorsa onlarla savaşıyoruz; Sünni veya Şii, Nusayri veya başka bir şey, Arap veya Fars.”  

Ebu Necip anlatmaya devam etti: “Bizim düşmanımız Esed. Ama İran’la savaşıyoruz çünkü İran Esed’in yanında. Binlerce İranlı ve Afganlı burada kadınları ve çocukları katlediyor. Bizim düşmanımız Esed ama biz aynı zaman Rusya ile de da savaşıyoruz. Bizim düşmanımız Esed ama biz  rejim yanlısı eli silahlı Nusayrilerle de savaşıyoruz. Nusayri milisler köylere saldırdığında dünya hiç umursamıyor. Biz onlar Nusayri olduğu için değil, Esed yanlısı eli silahlı savaşçılar oldukları için onlarla savaşıyoruz. Medya buraya gelsin ben Nusayri  milislerin katliam yaptığı binlerce fotoğraf gösterebilirim. Nusayri Şebbihalar kadınlara tecavüz ederken, bunlar kafir bebekleri diyerek bebekleri kesip kesip sokaklara atarken hiç kimse sevgiden barıştan söz etmedi buralarda. Ama devrimcilerin öldürdüğü bir tane Nusayri sivil göstermezsiniz.”

Yol üzerindeki bir Kiliseye yaklaştığımızda arabayı durdurdu; “Gel seni bizim kurtarıp koruduğumuz Hıristiyanlarla tanıştırayım” dedi. Arabadan inip kiliseye girdiğimizde kapıda kiliseyi ve etrafındaki evlere sığınmış Hıristiyan aileleri koruyan devrimcilerle selamlaştıktan sonra içeri giriyoruz. Yüzden fazla Hıristiyan aile, devrimciler Cisr-i Şuğur’u fethetmeden önce ateş hattından kaçmak için bu kilise ve etrafındaki evlere sığınmışlar. Devrimciler yolda Hıristiyanları arabalara alıp buraya kadar kendilerinin taşıdıklarını anlatırken aslen Kırıkhanlı olan ve çocukluğundan kalma Türkçeyi az biraz hatırlayan yaşlı bir Hıristiyan hanım benim Türk olduğumu anlayınca yanıma geldi. Birlikte kilisenin içine geçip konuştuk.

“Evinizden buraya gelirken size zarar verdiler mi? Sizi rahatsız eden oldu mu?” diye sordum. “Ben yalan söylemem, bize kimse hiçbir zarar vermedi” diyerek anlatmaya başladı hanımefendi. “Savaşın bizim oralarda da olacağını bekliyorduk ama ne zaman olacak bilemiyorduk. Biz evlerimizi boşaltmaya başladığımızda silahlı gençler geldiler ve Canlarınız, mallarınız bize emanet; korkmayın  dediler. Yolda da çok durdurulduk. Bize nereye gidiyorsunuz diye sordular. Kiliseye dedik. Hıristiyan mısınız ? diye sordular, evet dedik. Bize zarar gelmesin diye güvenli yolları tarif ettiler” dedi.

Kilisenin rahibiyle ve etraftaki Hıristiyan sivillerle konuştum. “Size zarar veriyorlar mı? Korkutuyorlar mı sizi?” diye sordum. Herkes “Devrimcilerden zarar gelmez. Battaniyelerini bize bırakıp Esed’le savaşmaya gittiler. Onların derdi Esed’le, bizimle değil” dediler.

Cisr-i Şuğur’a doğru devam etmek için arabaya bindiğimizde, Cemal, Hıristiyan sivillerinin söylediği o sözü hatırlattı. “Suriye’deki herkes bizim savaşımızın Esed’le olduğunu biliyor ama dışarıdaki birkaç gazeteci hala öğrenemedi asıl katilin kim olduğunu” dedi ve arabayı Cisr-i Şuğur’a doğru sürdü.

Erem Şentürk