Üstad Necip Fazıl diyor ya, “Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes/Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es…” “Surda” gedik açanlar, 16 yıldır AK Parti’de siyaset yapıyor. “Kahpe rüzgâr” artık ne yandan eserse essin göğsünü siper edecek olanlar da dünkü kadrolar ve onlardan görevi devralmak için bekleyen dava adamlarıdır…

Herkes davaya omuz vermek için sırasını bekliyor. Onları AK Partili yapan şey, makam mevki sevdası değil, hizmet sevdasıdır.AK Parti’yi diğer partilerden farklı yapan en önemli özellik de budur. Dava her şeyden önce gelir. O yüzden 16 yıldır AK Parti’den kitlesel kopuşlar, küsüp başka partilere kapak atanlar olmuyor.  

Siyaseti, bir dava, bir mücadele aracı olarak görenler; sahip oldukları makamlara gelirken de, zamanı gelince o makamlardan ayrılırken de kendileri adına ve parti adına bir sıkıntı duymadan, yaşamadan ve yaşatmadan kenara çekilmesini bilirler. Bugün AK Parti’de bu bilinçte olanların kenara çekilme ve yine aynı bilinçte olanların bayrağı devralma zamanı…

AK Parti’ye karşı olan iç ve dış tüm odakların 2019 ve sonrası için çok ciddi plan ve stratejileri var. Bu işbirlikçilere ve dış düşmanlara karşı partinin de plan ve stratejileri olmalı. Bu planların hayata geçirilmesinde en önemli harekât merkezleri AK Parti’nin teşkilatlarıdır. Teşkilatlar, bu büyük savaşta en önemli stratejik noktalar olacaktır. Bu merkezleri yönetecek başkan ve ekip arkadaşlarının güçlü, liyakat sahibi ve davasına sadık olması çok önemlidir.

Kısa vade hedefi 2019, orta vade hedefi 2023 ve uzun vade hedefi 2053, 2071’i olan bir partinin teşkilat yapısını doğru ve sağlam temeller üzerine kurması hayati öneme sahiptir. Bu hedefe ulaşıp ulaşmamakta ya da daha erken veya geç ulaşmakta teşkilatların önemi göz ardı edilmemelidir.

AK Parti’nin, Türkiye, İslam dünyası ve insanlık için yürüttüğü çalışmalar var. Bu yönde herkeste bir beklenti var. Bu beklentilerin karşılanmasında, çalışmaların hücrelerini oluşturan teşkilatların sağlıklı olması gerekiyor. Hasta bir hücre bir dokuyu, bir doku bir organı bozar. Bozulan organlarla sağlıklı bir vücuda sahip olmak, o vücudu yaşatmak ve diğer insanlara faydalı olmak mümkün değildir.

Teşkilatlar da bir partinin en küçük hücresidir. Hücrelerin sağlıklı olması tüm parti yapısının sağlıklı olmasını sağlar. Tıpkı bir çivinin bir nalı, bir nalın bir atı, bir atın bir komutanı, bir komutanın da bir orduyu hayati derecede etkilemesi gibi…

Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, “Yeni dönemin ruhuna uygun bir şekilde kendimizi yenilemek gerek. Bize donanımı, heyecanı, enerjisi olan yol arkadaşları lazım. Görevlerini yapan arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunacak, vefamızı gösterecek, yeni arkadaşlarımızla saflarımızı sıklaştırarak yola devam edeceğiz.”

“Rüzgar” artık o kadar çok yönden ve o kadar şiddetli esiyor ki; safları sık ve düzgün tutmak gerekiyor. AK Parti saflarında gedik açmak isteyenlerin içeriden ve dışarıdan kim olduğu artık herkesin malumu. Atalarımızın tarihi, savaş meydanlarında kazanılmış zaferlerle dolu. Torunları da siyaset meydanında zaferlerle dolu bir tarihi çocuklarına miras bırakmalı.

“Bize güç ver… Siyaset meydanını/AK Partisiz bırakma Allah’ım!”

Çünkü AK Parti davası, Türkiye’nin, Ümmetin ve İnsanlığın kurtuluş mücadelesidir. AK Parti’ye savaş açanların, insanlığın bu umudunu öldürmek istediğini görmemiz gerekiyor. Onların öldürmek istediği davanın bayrağını zirveye taşımaksa eskilerin desteğiyle yeni teşkilatların görevidir…