İstanbul’un orta yerinde uzun zamandır garip ve mahzun kalan Rami Kışlası, kütüphane ve millet bahçesi olarak hizmete girdi. Süngünün ucunda çiçek açtı. Askerlerin koğuşları, silah depolarının yerine kitaplar kondu. Kâğıt kokusu, barut kokusuna galebe çaldı. Kılıcın yerini kalem aldı. 250 yıllık kışla, kültür sanat merkezine dönüştü. İstanbul’un en büyük kütüphanesi oldu. Bu görkemli yapı kitapla yeniden dirildi.
Rami Kışlası, Sultan III. Mustafa zamanında Rami Mehmet Paşa’nın çiftliğine yapıldığı için bu adı almıştır. Kaldırılan Yeniçeri Ocağı’nın yerine kurulan Asâkîr-i Mansûre-i Muhammediye ordusunun merkezi bu kışla oldu. 1980’li yıllara kadar orduya hizmet eden kışla, belediye tarafından Kuru Gıda Hali olarak kullandırılır. İstanbul 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti iken Rami Kışlası’nın kütüphane yapılması için projelendirildi. Uzun bir tamirat ve tadilattan sonra 13 Ocak 2023 Cuma günü kültür sanat dünyasının önemli isimlerinin katılımıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıldı. Binlerce yapılan eser kervanına Rami Kışla Kütüphanesi de amel defterlerini açık tutacak bir hizmet olarak katıldı.
Rami Kışla Kütüphanesi, 220 bin metrekare alanda 36 bin metrekaresi kapalı alan, 51 bin metrekarelik açık alan ile bir kütüphaneler külliyesi niteliğindedir. İnsan ömrü baz alınarak yapılandırılan yaşayan kütüphaneler, her yaş grubuna hitap etmektedir. Bebek ve Çocuk Kütüphanesi, Gençlik Kütüphanesi, Yetişkin Kütüphanesi, İhtisas Kütüphaneleri, Atatürk İhtisas Kütüphanesi, Yazma Eserler Kütüphanesi, Şifahane gibi bölümler bulunmaktadır. Seminer Salonları, Engelli Merkezi, Kitap Satış, Multimedya Bölümü, Sergi Salonları gibi alanları ile millî ve milletlerarası etkinlikler için ideal bir mekân olmuş.
Bütün bu güzel imkânları görünce benim gibi ellisini devirmişler için hayıflanmaktan başka bir şey gelmiyor elden. Bizim gençlik yıllarımızda kütüphanelere girmek, kitaba ulaşmak için Rami Kışlası’ndaki askerler gibi savaşmak gerekirdi. Büyük çoğunlukla savaş mağlubiyetle sonuçlanırdı. Okumanın, ilim tahsil etmenin elbette yaşı olmaz ama gençlik zamanlarında öğrenmenin tadı bir başka oluyor. Gençlerde bunun kıymetini biliyor ve kütüphaneleri dolduruyorlar. Çayın, çorbanın ücretsiz olması da işin cabası…
Son yıllarda kütüphanelerin sayısı artmaya başladı. Belediyeler, İl Halk kütüphaneleri yeni anlayışla özellikle gençlerin uğrak mekânları haline geldi. Kadim bir gelenek, yeni bir bakış açısıyla hayat buldu. Kütüphanenin iki önemli bölümünü yayımcı dostlarla gördük. Fatih Sultan Mehmet Han’ın özel kitaplığı, Yazma Eserler Başkanlığı tarafından sergilenmiş. Çağ kapatan, çağ açan Fatih Sultan Mehmed hangi kitapları okudu, diye merak ediyorsanız bu bölümü mutlaka görmelisiniz. El yazması birçok bilim alanından değerli eser burada sizi bekliyor.
Kitap Şifahanesi ayrıca görülmeye değer diğer bir bölüm. Kitap hastanesi değil kitap şifahanesi ne güzel bir isim. İnsan hastanelerinin adını da tarihimizdeki gibi “Şifahane” koysak daha iyi olmaz mı? Dert, hastalık bulmak yerine şifa bulsak…
Bu kıymetli eserin ortaya çıkmasında çok insanın emeği var. Ellerinize, emeklerinize sağlık.