Türkiye için kritik bir haftaya girdik. Malum yerel seçimler önümüzdeki pazar günü yapılacak. Beka mücadelesinin had safhada yaşandığı bir süreçte bu seçimin önemi ortaya çıkıyor.

Pazar günü dananın kuyruğu kopacak lakin birçok hesap yapılıyor. Yeni parti hesapları, AK Parti’nin parçalanması hesapları, erken genel seçimi dayatma hesapları…

Seçim sonuçları çok şeye gebe lakin ülkede kırgın olsa da birliği, beraberliği bekayı önemseyen çok büyük bir çoğunluk var. Sandığa gidip gitmeme arasında kararsız olsalar da son dakika da bugüne kadar elde edilen kazanımlarını har vurup harman savurmayacak kararlı ve sessiz bir kitle var.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile başkanlığın geldiği noktada Türkiye usulü başkanlık sistemi olarak seçimden sonra hükümet arayışları yerine seçim öncesi ortaklıklar kurulmasının önü açılarak koalisyon çalışmalarıyla geçirilecek zaman, ülkenin refahını arttırmaya, sorunlara çözüm bulmaya harcanmak üzere değiştirilmiş durumda.

Sistem değişiklikleri sancılı olur. Toplum yeni sisteme adapte olmaya çalışır. Yasalar yeni sisteme göre hazırlanıp, halk adapte edilmeye çalışılır. Değişimler sancılıdır. Sancılar illa ki güzelliklere gebedir. Hele de bu değişimler Türkiye gibi kadim geleneği olan bir ülkedeyse ileriye ket vurmaya çalışacak çok sayıda düşman da pusudadır. Bu nedenle bu seçim son derece önem arz ediyor.

Papaz Brunson’la başladığı iddia edilen krizden sonra, Suriye’nin kuzeyinde ki oluşum nedeniyle yaşanan gerginlik olarak devam eden bir süreç oldu. Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını ilan etti. Şimdi de Golan tepelerinin İsrail’e ait olduğunu ve konunun bu şekilde kapatılmasını talep etti. Yakında Sina yarım adasını, ardında Arz-ı Mev’ud olarak rüyasını gördükleri toprakları talep etmeye, Armageddon savaşına doğru dünyayı sürüklemeye devam edecekler, ki İsrail içinden Armageddon’un bir an önce yaşatılıp (Haşa!) Allah’ın kıyamete zorlanması senaryoları konuşulmakta…

Rahat olun bu ülkenin beka sorunu yok(!), sıra bize gelince ah vah edeceğiz. Ama Arapların dediği gibi; Ba’de harabul Basra, olmuş olacak… Beka sorunu yok deyip hepimizi buna inandırıyorlar. Ama bekayı sağlayamazsak sonumuzun Suriye’den beter olacağını hiçbir zaman bize söylemiyorlar. 81 milyonluk bir nüfusun en küçük bir hareketlenmede ne yapacağını hiç düşünmüyorlar. Hangi yöne doğru yönelirsek muhakkak bir şekilde orada iktidarları alt üst edeceğimizi, nüfus dağılımını değiştireceğimizi, ama en önemlisi insanlığın bundan ciddi zarar göreceğini hesap edemiyorlar.

Bu nedenle hepimiz sandığa giderken, sulhu, selameti, insanlığı, geleceğimizi ve en önemlisi dünyanın geleceğinin Beka mücadelesinin bugün ellerimizde, oy atacağımız sandıklarda olduğunu unutmadan, azimle, kararlılıkla sandığa gitmeliyiz. Gitmeliyiz ki, bize giydirilmek istenen deli gömleğini yırtalım. Sulh ve selameti devam ettirebilelim.

Selam ile efendim…

Allah istikametten ayırmasın…