1 Kasım seçimlerinin üzerinden tam 6 ay geçti. 2019 yılına dek seçim olmayacağı belli iken geride bırakılan bu 6 ayda siyasi partilerin bu zamanı nasıl değerlendirdikleri sorgulanmalı.

Yani her zaman olduğu gibi yumurta kapıya dayandığında, kendilerini seçmene anlatmak için yeterince süre olmadığı serzenişiyle telaşla ve sızlanmalarla, mazeret üreterek mızıkçılık yapmaya devam edecekler mi?

Yoksa gerçekten her şeyin yapılabilmesi için yeterince hatta daha da fazla olan zamanı olumlu kullanarak plan ve program dairesinde bir çalışma yapacaklar mı göreceğiz.

AK Parti belli saiklerle yeni bir kongreye gidiyor. Herkes bunun altında farklı gerekçeler arayacak. Hatta bazısı şimdiden Başbakan Ahmet Davutoğlu ile ilgili hataları sıralamaya başladı bile.

Aslında işin özü belli. Başbakan onu yaptı, bunu yapmadı gibi meselelerin hiçbiri gerçek sebep değil. Asıl sebep “sistem sorunu”dur.

“Ama cumhurbaşkanı’nın tarafsız olması anayasal zorunluluk” gibi şeyleri söyleyerek kimse kendini yormasın.

Türkiye bu sistem sorununu çözmek zorundadır. Yani hâlihazırda süren sistemle zaman zaman karar ve atama gibi noktalarda sorunların yaşanmasını önlemek, vs. sebeplerden ötürü bir nevi iki başlılık diyebileceğimiz sistem değiştirilmeli.

Bunun doğruluğu-yanlışlığı, haklılığı-haksızlığı, uygulanabilirliği-uygulanamazlığı geniş geniş tartışılabilir. Ama siyasiler bu sorunu kökten çözmedikçe farklı sorunlar her zaman yaşanmaya devam edecektir.

Eski sistemle iş yürümedi. Halkın oyu ile seçilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eskiden olduğu gibi bir sistemin yürümeyeceğini defalarca söyledi. Yani diğer bir deyişle şu anda fiili olarak yarı başkanlık sisteminin uygulandığını pey çok kişi kabul ediyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu da bunu kabullenerek kenara çekilme kararını açıkladı.

Şu anda başbakanın kim olacağının hiç önemi yok. 2019’a kadar seçim olmadığına göre AK Parti iktidarı ile ardı ardına 3 seçime gidilecek 3 yıl sonra.

22 Mayıs’taki kongrede Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen bir genel başkan veya başbakan tavrını boşuna kimse beklemesin.

İşin tuhaf yanı iktidar olma ihtimalini kendileri de görmeyen muhalefet partilerinde dahi çok sayıda genel başkan adayının hazırda beklediği unutulmamalı.

Sevin-sevmeyin, beğenin-beğenmeyin şu anda seçmenin yüzde 50’si AK Parti’ye farklı sebeplerle oy veriyor ve bu eğilimini değiştirme niyetinde de görünmüyor. En ufak bir ümit ışığı veremeyen diğer partiler hep AK Parti’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı suçlamak yerine oturup derslerini iyice çalışmalı ve farklı politikalar üretmeli. Yoksa daha uzun yıllar aynı mazeretleri izlemeye devam edeceğiz.

Ortada çok farklı örnekleri varken başbakanlığı bırakma sürecinde Ahmet Davutoğlu’nun sergilediği örnek tavır birilerine de ders olmalıdır. Gönlünüzden güzellikler eksik olmasın, dostça ve sevgi ile kalın…