Türkiye’deki “sol”un emperyalizm karşıtlığına seneler önce veda ederek, Amerikan trenine bindiğini görüyorduk. Ne yalan söyleyelim; Biden’ın Türkiye düşmanlığından dahi “derin bir haz duyan solcu çevrelerin”, 10 büyükelçinin özür dilemesi karşısında terk edilen âşıklar gibi hırçınlaşmasını izlemek de oldukça keyif vericiydi. Fakat cehaletlerine sabretmek oldukça zor.
CHP’ye yakınlığıyla bilinen BirGün Gazetesi’nin Diyanet’e olan düşmanlığının gerekçelerini anlamak zor değil. Sonuçta milletimiz tarihine, kültürüne ve dinine sahip çıktıkça solun ülkemizdeki parantezi giderek kapanıyor. Nihayetinde küçük ve önemsiz bir noktaya dönüşüp silineceklerini bildikleri için büyük bir öfke seline kapılmış durumdalar. Böyle olduğu için Diyanet’e sorulan on binlerce soru içerisinden cımbızla cevap bulup, milyonda bir insanı ilgilendiren fetvaları gündem yapmayı kendilerine iş edinmiş durumdalar.
İSLAM DÜŞMANLIĞI
CEHALETLE BİRLEŞİNCE..
CHP’ye yakın dediğimize bakmayın. Bu gazete, öldüğünde cenaze namazının kılınmamasını vasiyet edecek kadar İslam’dan uzak olduğunu deklare eden Mine Kırıkkanat’a dahi tahammül etmemişti. Kırıkkanat ile yaptıkları röportajda küçük bir PKK eleştirisi yapıldığı için örgütten özür dileyecek kadar da “Öcalansever”lerdir. Yani CHP ile HDP’nin kimi zaman gizli, kimi zaman aşikar sürdürdükleri aşklarına uygun bir yayın politikaları var diyebiliriz.
En son hedef tahtasına oturttukları kurum İSAM oldu. Diyanet Vakfı’na bağlı İslam Araştırmaları Merkezi’nin bütçesinin 17 yılda 3,5 milyon liradan 22,5 milyon’a çıkması kendilerinin epey zoruna gitmiş. “Enflasyon arttıkça İslamcı vakıf zenginleşti” diye haber yapmışlar. Taraftarları ise hücum borusunu duyunca saldırıya geçmişler. Onların ne dediklerini yazıp, kâğıt israfı yapmayayım. Fakat İSAM gibi bir kurumun sadece dini ilimlerle meşgul olduğunu zanneden, kendilerini ise Türkiye’deki bilimsel gelişmenin öncüsü gibi gören bu çevrenin cehaletine şaşırmamak mümkün değil.
SOSYAL BİLİMLERİN
MERKEZİ: İSAM
İSAM, Türkiye’nin sosyal bilimler araştırma merkezlerinin başında geliyor. Sadece lisansüstü öğrencilerin ve akademisyenlerin yararlanabildiği araştırma kütüphanesinde 322.591 cilt kitap var. Ziyad Ebuzziya’dan, İlber Ortaylı’ya; Albert Hourani’den, Kemal Beydilli’ye kadar pek çok ilim adamının şahsi koleksiyonları da bu kütüphanede bulunuyor. 900 süreli yayını takip eden kurumda 232 bin dergiye ulaşmak mümkün. Türkiye’de akademik çalışma yapıp da, bu kurumun kapısından girmemiş kimse yoktur sanırım.
İSAM’ın en önemli projelerinden birisi 2 binden fazla bilim adamının 25 yıllık çalışmasının sonucu olarak hazırlanan İslam Ansiklopedisi’ydi. Her biri uzmanları tarafından bir makale gibi hazırlanan 16.915 maddede, Edebiyattan, Sanat Tarihi’ne; Fıkıh’tan Sosyoloji ve Felsefe’ye; Mimarlık’tan Tarih ve Arkeoloji’ye kadar pek çok alanda en ciddi bilimsel metinlere ulaşabiliyoruz.
Hakemli dergileriyle ülkemizin akademik çalışmalarına güçlü destek sunarken, bu alanda çalışan öğrencileri ise burslarıyla destekliyor. İstanbul tarihi projesi, erken ve ikinci klasik dönem projeleri, Kadı sicilleri projesi gibi uzmanlık gerektiren pek çok alanda yüzlerce akademisyeni istihdam ediyor.
Türk solu, Kandil ve Kobani’deki terör merkezlerinden başlarını biraz çevirebilse ülkemizdeki akademik çalışmaların ne düzeye ulaştığını görebilecek. İçinde bulundukları cehalete bakınca benim pek ümidim yok ama..