Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Kovid-19 virüsü üzerimize adeta karabasan gibi çöktü ve nerdeyse tüm dünyayı esir aldı. Ölü sayısı 20 bine, hasta sayısı da 500.000’e yaklaştı. Yıllardan beridir ‘Pis Araplar/Müslümanlar’ jargonundan beslenen başta ABD olmak üzere, tüm Avrupa ülkelerinin hesapları da böylece berhava olmuş oldu. Büyük laf eden bu modern cambazların böylelikle hükümranlıkları da sona ermiş oldu. Herkes havlu attı ve artık kimsenin gıkı çıkmıyor. Pek çok ülkede bu kaos sarmalında hayat nerdeyse durma noktasına geldi. Kapanan okullar, ertelenen müsabakalar, kepenk indiren esnaflar… Biz dünyalılar için geçici bir gölgelik olan Ahret’in tarlasında sanırım artık işler eskisi gibi iyi gitmiyor! Hadi bilen beri gelsin! Alayımız tarumar olduk. Evimize kapandık ve her gün gelen ölüm haberleri ile kahroluyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu salgınının bir an önce son bulması ve hastalarımızın şifaya kavuşmaları niyazıyla yatsı ezanı sonrası tüm cami hoparlörlerinden dualar okutmaya başladı. Yerinde ve çok değerli bulduğum bu uygulamanın en kısa zamanda olumlu sonuçlarının olacağına tüm kalbimle inanıyorum.

Kıymetli dostlar; bildiğiniz üzere dua çok mühimdir. Kulun Allah katında değer kazanması ancak dua ile mümkündür. Dua fıtri bir ihtiyaçtır ve her insanın buna gereksinimi vardır. Cenab-ı Allah’ın yüceliği karşısında insanoğlunun acizliğini itiraf edip, O’na halini arz ederek, O’ndan yardım dilemesi duadır. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de (Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin” buyurmaktadır. Ayeti kerimeden de anlaşılacağı üzere Rabbimiz bizim dualarımızı çok önemsemekte ve bizlere de o nispette değer vermektedir. Unutmayın! Üzerimizde dolaşan bela ve musibetler ancak Allah dilerse ortadan kalkacaktır! Fahri Kâinat Efendimiz (sav); “Dua, müminin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur” buyurmuştur. O vakit bizlere düşen, Rabbimizin rahmetinden ümidi kesmeden ona sığınmak ve bolca dua etmektir. Bilesiniz ki çaresiz değil, bilakis duasızız! Hem ne buyurmuştu Hz. Mevlana; “Çaresizlik Allah’tan gelen en güzel işarettir. Dua vaktinin geldiğini gösterir, kulluğunu hatırlatır kullarına ve Rabb’iyle buluşma vaktidir aslında. Süzülüyorsa gözünden yaşlar, ahlar içindeyse yüreğin, hüzünlüyse güzel yüzün, Rabbin seni özlemiş, sesini duymak istemiş demektir…”

 

Kıymetli dostlar; duanın birçok maddi ve manevi faydaları vardır. İnsan dua ile bir anda hem bu dünyasını hem ahretini kurtarabilir. İşte bu yüzden dua, Cenab-ı Allah’ın kullarına ihsan ettiği en büyük nimettir. Dua etmek, kişinin kaygı ve stresini azaltırken, yalnız olmadığını ve arkasında her şeye gücü yeten büyük bir gücün olduğunu hissettirir. Dua, ömrümüzü bereketlendirir rızkımızı genişletir. Bizleri her türlü kazadan, beladan ve musibetten korur. Dertlerimize deva, hastalıklarımıza şifa olur. İşte bu yüzdenhuzur yogada değil dua dadır! Ömrünün büyük bir bölümünü duanın insan fizyolojisi üzerindeki etkilerine adamış olan Dr. Herbert Benson, “İnanmanın hastalıklar üzerinde yüzde doksanlara varan iyileştirici bir etkisi olduğunu, ibadetine düşkün ve düzenli dua eden insanların daha uzun ve sağlıklı yaşadıklarını’’ söylemektedir. “Ben kullarımı elleri boş olarak geri çevirmekten hayâ ederim’’ buyuran Rabbimiz; ‘haram yememiş ağız ve günahsız bir dille’ samimi şekilde yapılan duaları kabul edeceğini, inmiş ve inecek musibetlere karşı bizleri koruyacağını bildirmiştir. Duanın insan psikolojisi ve ruh sağlığı açısından da olumlu etkileri vardır. Dua insana moral verir, ümit kapısı olur. Çağımızın en büyük sorunu olan stresi ve kaygıyı yok eder. Kul olma bilinci ile Allah ile iletişim halinde olmak maddi ve manevi sorunlar karşısında bizlere güç ve kuvvet kazandırır. Dua eden kişi her zaman ümit vardır, hayata karşı son derece iyimserdir. Umudunu ve inancını asla ve kat’a kaybetmez, karamsarlığa düşmez.

Yine öte taraftan dua sayesinde birçok hastalıklar da şifa bulur.‘’Eş- Şafi ‘’Cenab-ı Allah’ın isimlerinden biridir. Şifa veren, hastalıkları iyileştiren, maddi ve manevi sıkıntıları gideren Cenab-ı Allah’tır. Unutmayasınız! Bu günlerde tüm insanlığa musallat olan ve gözle görülmeyen ‘Koranavirüs’ isimli bulaşıcı hastalığın Rabbi de Allah tır! Ve O’ndan aldığı talimatları harfiyen yerine getirmektedir. Tüm dünyayı saran ve insanlığı perişan hale getiren bu virüse karşı aşının hala bulunamaması Cenab-ı Allah’ın sonsuz kudretinin ve yaratmadaki üstünlüğünün delilidir. Hastalığı veren Cenab-ı Allah’tır. Hastalığın geçmesi de ancak Cenab-ı Allah’ın dilemesi ile olacaktır. Allah (cc) dilerse ‘Şâfi’ sıfatı ile hastalığı bir anda ortadan kaldırabilir. Bu cümleden olarak demem o ki dostlar; korkunun ecele faydası yoktur. Bu haleti ruhiye ile sızlanmak beyhudedir. Bu beladan kurtulmak için; derhal kendimizle yüzleşip, fabrika ayarlarımıza dönelim. Zincirleme işlediğimiz suç ve günahlardan dolayı tövbe edip, âlemlerin Rabbi olan Cenab-ı Allah’a dua edelim…

Selametle…