Deprem, on ilimizi vurarak büyük acılar bıraktı.
Millet ve devlet bütün organlarıyla “bir tane daha canı nasıl kurtarırız, yaraları sararız” diye çabalarken İBB’nin, “siyasi kıvraklık” formasyonu yüksek başkanı yine rol çalma peşinde koşuyor.
Bu sadece şimdi de olmuyor.
Birçok konuda aynı tavrı sergilediğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
İsterseniz yeni rol çalmalarla birlikte diğerlerini de bir kez daha hatırlayalım.
“Devlet yetemiyor” algısıyla “bakın kahramanınız burada (!)” çabasıyla girişilen bu kıvraklık, aslında kendi kendini komik duruma da düşürmeye başladı.
İETT otobüslerini tamir bile edemeyen, metroların merdivenlerini yürütemeyen, karla mücadelede perişan olan, bir hastanenin yolunu “paramız yok” diyerek yapmayan, metro hattını yapamadığı için hafriyatla dolduran bir başkan söz konusu olunca ister istemez kalkışılan şeylere gülmeden edemiyorsunuz.
Yapılan şey, bir sorun algılandığında sadece olayın sıcak gündeminden pay kapmak için hareket yapmaktan başka bir şey değil.
Pandemi sonrası bozulan dengelerle yaşanan kısa süreli yurt sorununda “Yurtlar yapıyoruz, sorunu çözeceğiz” diye ortaya çıktılar ve 1000 kişilik bir yurt açtılar; hepsi bu.
Asıl sorun yine Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından çözüldü, ama başkan şovunu yaptı.
Yine bütün dünyayı etkileyen pandemi ve ülkenin kendi dinamikleriyle oluşan enflasyon sonrası “Halk lokantaları açıyoruz, milleti aç bırakmayacağız” dediler ve sadece beş tane açarak yine muhteşem bir şova imza atabildiler.
“16 milyon” -ki o da 4 yıldır hiç değişmedi sanırım- için beş lokanta ile neyi hallettiler meselesi, sanırım herkesin farkında olduğu bir komedidir.
Yüzlerce noktada yangınlar oldu büyük bir acı ve savaş içindeyken başkan yine ortaya çıktı, “THK’nin uçaklarını siz yapamıyorsanız verin biz yapalım” dedi ama sadece dedi ve arkası gelmedi.
Ama sorunu yine Tarım ve Orman Bakanlığı çözdü.
Nasıl şov ama…
Şimdi de deprem üzerinden başka boyuta taşınan bir uyanıklık var.
İskenderun Limanı yangınından, Hatay Havalimanı pistinin tamirinden pay kapmak için devlete âdeta “kafa tutan” bir kıvraklıkla…
Ve bir de millet ve devlet hâlâ can derdindeyken o huy yine tecelli ediyor ve dört yıldır atılmayan adımları, yenilemediği binaları, düşürdüğü deprem bütçesini gölgelemek için deprem bilim kurulu toplayıp “bakın ne kadar duyarlıyız” demek istiyor.
Ama şunu kaçırıyor:
Millet, çok mahir olduğu algı oyunlarını artık çok iyi biliyor ve yutmuyor.
“Deprem için somut ne yaptınız?”
Cevabı açık ve net olan sorunun cevabını yuvarlayarak veren bir başkan ve ekibi, bu rol çalma girişimleriyle sadece bir komedinin başrolü durumundadır.
Yapamayınca “engelleniyoruz” deyip slogan atarken “devlet yapamadı biz yaptık” demenin arasındaki çelişkiyi kaçıran var mıdır?
Herkes her şeyin farkında…
“Seçim ertelenemez” diyenlere de bir sözüm olsun!
İnşallah her şey toparlanır ve seçim zamanında yapılabilir.
Zira artık siyasi ahlakın dışına çıkan yalan, iftira ve tiyatrolara gereken cevabı vermek isteyenler de çok sabırsızlar!
Sandıkla durulmak, bir süreliğine ruhlarımızı dinlendirmek, yalancıları da ademe mahkûm etmek için tabii ki…
Bu da böyle biline...