Millet olarak, zor bir süreçten geçiyoruz!
Allah hepimizin yardımcısı olsun.
Bu musibette; kimimizin canı gitti, kimimizin malı gitti, kimimizin ise psikolojisi alt üst oldu.
Sosyal medyada bir arkadaşımın, “Hepimiz öldük, sadece bir kısmımız gömüldü.” sözü, konuyu özetler nitelikteydi.
Ümidimizin kırılmaya meylettiği şu zor süreçte, deprem musibetinin hepimizi dağladığı şu hengâmede, bir Kur’an şakirdinin bu konuyla alâkalı nasihati, şahsım için derin bir nefes ve tefekkür vesilesi oldu.
Söz konusu nasihati sizlerle paylaşmak istiyorum:
MUSİBET YETERİNCE NASİHATTİR!
“Hepimize geçmiş olsun. Bu musibet hakkında bir iki şey söylemek istiyorum: Çok fazla nasihat abestir, zaten musibet yeterince nasihattir. Kalplerimiz teyakkuz ve intibahtadır. Teselli için konuşacağım. Bu konuda konuşan herkes, hadiseyi işin tabiatı cihetinden ele alıyor. Hâlbuki bu, Allah-u Teâlâ’nın emridir. Musibetin dehşeti, gaflete de sebebiyet verebilir. Onun için hem bir ihtar, hem de bir teselli sadedinde bunları söylüyorum.”
“Elbette malumunuz; bu deprem, Allahutaala’nın emriyle olan bir hadisedir. Bu kâinatta her şeyde Cenab-ı Hakk’ın inayet ve hikmeti vardır. Kur’an da bu hakikati, kat’i delillerle ispat etmiş ki, tesadüf âlemde hiçbir şeye giremez. Bütün bu eşyada görülen intizam, hikmet, sanat ve inayet bunun şahididir.”
ÂLEMDE TESADÜFİ BİR ŞEY YOKTUR
“Hem acaba hiç mümkün müdür ki; koca semavat ve arzı halk eden ve insaniyet âlemi için arzı mesken yapan ve muntazam bir ev gibi idare eden bir zat, O Rabbi Zülcelal’in emri ve izni olmadan, o arzda bir hadise ola! Bu elbette mümkün değildir. Madem Allah’ın emridir, hem hâkimdir, hem rahimdir. Hâkimdir, abes iş yapmaz. Rahimdir, ihsanı ve merhameti boldur.”
“Ayette: ‘Ey Rabbimiz sen rahmet ve ilminle her şeyi kuşatmışsın’ diyor.”
“Yine ayette: ‘Rahmetim her şeyi kuşatmıştır’ diyor.”
“İlim her şeyi kuşatmıştır, âlemde tesadüfi hiçbir şey yoktur. Bu kaderin hükmüdür. Kaderin hükmü de ezeldendir. Ta ezelden her şey takdir edilirken; vaktiyle, saatiyle bu da takdir edilmiştir.”
“Hadisin ifadesiyle, ‘Sana isabet eden bir şey, elbette sana isabet edecekti. Onun seni ıskalaması mümkün değildi. Senden geçen, seni ıskalayan bir şeyin de, sana isabet etmesi mümkün değildi.’ ‘Kalemler kaldırılmış, sahifeler kurumuştur’ diyor Resulullah Aleyhisselâtu vesselam’. Bizim inancımız budur. Her bir ferdin ne olacağı takdir edilmiştir.”
“Bu gibi musibetler, külli unsurların tahriki ve tasallut ettirilmesi; kaderin adaleti cihetinde beşerden umumi olarak bir cinayetin, bir hatanın neticesidir. Şu hatanın en mühim sebebi ise, beşerde genel olarak Allah’ın ahkâmına karşı taarruz hadsizliği konusudur.”
“Son derslerimiz Hududullah idi. Ayet-i Kerime’nin ‘Hududullah’ dediği, buna tecavüz edilmemesi gerektiği konusu üzerinde çokça durmuştuk. ‘Hududullah’a tecavüz, yine son dersimizde ifade ettiğimiz fuhşiyatın, zinanın aşırı hale gelmesi ve özellikle ‘Hududullah’ içinde tecavüz edilmesi, Kur’an’ın ahkâmına karşı çıkıp; bid’atların istilası, böyle bir cezaya, beşeri müstahak ediyor...”
CEZA, İKAZ VE TEMİZLİK!
“Biz, Kur’an’ı azimüşşana iman etmişiz. Ahkâmını kabul edip tasdik ediyoruz. Bu musibetin bizim hakkımızda günahlarımıza kefaret ve rahmet cihetleri de vardır. Dünya hayatının fenasını göstererek, yüzümüzü ahirete çevirmeye büyük bir vesile oldu. Bizim de şahsi günahlarımızın affı için, bir temizlik oldu. Bu deprem asi ve isyankârlar için bir ceza, gafiller için bir ikaz olduğu gibi, ehli iman için de bir temizlik vesilesidir.”
“Cenab-ı Hak, Uhud Savaşı’nda, sahabelerin uğradığı musibetler üzerine, ‘Zaafa uğramayın, gevşeklik, hafiflik göstermeyin, mahzun da olmayın’ diye buyuruyor. ‘Sizler müminseniz, üstünsünüz’ diyor. Yani mümin her zaman temizdir, mümin hiçbir zaman zaafa uğramaz. Zafiyet göstermez. Rabb’imizden gelen ikaz, bizim tövbe istiğfarımıza sebeptir, bizi temizler, günahlarımıza kefarettir.”
“Malımız gittiyse, sadakadır. Canımız gittiyse, şehadet ve temizliktir. Bu gibi musibetler insanı, 40-50 senede ulaşamayacağı makama ulaştırır. Onun için, bu Allahutaala’dan rahmettir. Sakın ha, gevşeklik göstermeyin. Mahzun da olmayın. Biz mümin olduğumuz için her hâlükârda üstünüz.”
“Öyle bir beladan korunun ki, geldiğinde yalnız zalimlere mahsus kalmaz, masumları da içine alır. Ama o masumlara Allahutaala’nın çok rahmeti vardır. Bu musibeti Allah, müminler hakkında hayırlı kılar. Bizim içinde olmamızın da adalet cihetinden bazı hikmetleri vardır. İnşallah bizim o büyük günahtan, isyandan bir hatamız yoktur. Biz, Kur’an’a iman ediyoruz. Kader ayırt etmediği için, imtihan sırrı ile müminleri de içine koyduğu için, müminlerin bazı hususi ve şahsi kusurlarına temizlik yapmış oluyor. Bu, hem adalet, hem de rahmettir. Ahiretin büyük azabından kurtarır. İkaza sebebiyet verir, derecesini yükseltir.”
Yukarıdaki sözleri işitince bir rahatlamayla birlikte, “Bu ikaza sebebiyet veren hâllerden biri de bende var mı?” diye bir endişeyi de hissettim.
Rabb’im hepimizi muhafaza buyursun. Amin!