Özel bir eğitim kurumuna kariyer günleri adı altında bir seminer vermem istendi. Mevzu bahis gençlik ise hay hay başımla beraber deyip seminer vermeye gittim. Karşılaştığım tablo gelecek adına üzüntü vericiydi. Her ne kadar başarılı sonuçlarla geri döndümse de gençlerin hayalsizliği, hedefsizliği ve umutsuzluğu gözlerinden okunuyordu. Zira birçoğu ile sosyal medya üzerinden iletişime geçip tekrardan bu gençleri hayatla barıştırmak amacındaydım. Paylaşımlarından gördüğüm üzere “gençleri kaybediyoruz” düşüncesi hasıl oldu bende. Biraz araştırma sonucunda döndüm dolaştım aynı noktaya geldim: gençler sistem arayışı içerisindeler.

Bu gençlerin en fazla etkilendiği akımlar ise çağdaş batı tarafından kitle iletişim ve sivil toplum vasıtalarıyla ulaştırılan yeni bir gençlik dini. J. Krishnamurti, U.G. Krishnamurti ve C.M.J. Osho karışımı Hümanizm ile Hinduizm’in koalisyonu yeni bir din.

İlk aşama: Bireysel gelişme ve özgürlük savunucu ile her tür insani, ahlaki ve dini değerler otorite karşıtlığı ile düşmanlaştırılırken özellikle cinsellik, eş cinsellik ve her türlü bağımlılık oluşturan maddelerin kullanımı, İkinci aşama: Hümanizm ve Hinduizm’in kimi aforizmaları ile meşrulaştırılarak tamamen haz merkezli, zevk merkezli, ben merkezli bir yaşama biçimi.

Ülkemiz gençliğini büyük oranda kuşatmaya başlayan bu dalga, toplumun geleceği açısından en büyük tehlike olma özelliğinde. PKK ve FETÖ benzeri terör örgütleri ile çok daha kolay mücadele edilebilirken, ülke olarak bu tehlikenin farkında bile değiliz kaldı ki mücadele edeceğiz. Sosyal medya üzerinden doğrudan veya dolaylı her gün bu dalga köpürtülüyor.

Bürokratlar, siyasiler ve diyanet kurumu bu durumun farkında değiller. İşin trajik boyutu ise bu dalga; toplumun ya da siyasetin görünen alanında veyahut kontrol ve denetiminde değil, evlerimizde gelişmekte, büyümekte ve yayılmakta. Devamlı yeni bir gençlik inşa etmekten bahsederken göremediğimiz bu dalga çoktan yeni bir nesil inşa etmeye başlamış. Bu durum popüler kültürün belirleyicisi olamayışımızın bir sonucudur.

Bugün Türkiye’deki gençler başka bir varlık anlayışı, başka bir inanç sistemini savunup konuşurken, başka bir hayatı yaşıyor. İnandığı gibi yaşamıyor, yaşadığı gibi inanmıyor. Toplumsal farkındalık oluşturacak kapsam ve çerçevede yeni bir çözüm üretilmeli. Örneğin; bir an önce liselere “Etik” dersi konulması gibi..