Bu ülkede, hasbelkader varlıklı bir ailenin şımarık bir çocuğu olarak ekranlarda kendisine yer bulmuş, karşısında tarafsız ve okkalı bir filozofa da yer verilmediği için kendi sahasında istediği gibi top çevirtilen bir prof. var, malûm…

Bir de en büyük müridi o meşhur gazeteci sayesinde “Körler, sağırlar birbirini ağırlar.” tipi yayınları var tabii.   

Ben, “kendi ürettiği posasının tadına bakan” diyeyim, siz takdir edin, o büyük merak sahibini.

Bu zat, “Otuz yıl sonra Türkiye diye bir ülke yok.” demiş.

Sebebi ise dini temele alan iktidarlarmış.

Bu, “önkörü” açıklamanın hangi tarafını düzelteceğimi şaşırdım gerçekten.

Çok belli ki kendisi hâlâ dini reddeden Batıcı aydınlanmanın etkisinden çıkamamış; ateist olduğu için sanırım.

Ernest Renan’ın, Osmanlı’nın çöküşüne gerekçe gösterdiği “İslâm” düşüncesinin son temsilcisi olarak da kendini takdim ediyor anlaşılan.

İlmî edepten de yoksun oturuşuyla hem ülkenin hem de İslâm’ın geleceği ile ilgili ahkâm kesiyor.

Bu ufuk körlüğünün, bazı soruları cevaplaması gerekiyor öncelikle.

Dünya tarihinde neredeyse istisnasız bütün devletlerin varlığını borçlu olduğu en temel sacayağı, siyasi iktidar, ekonomi ve din değil mi?

Tarihte dinin ya da ilahi olanın gücünden yardım almayan tek bir büyük devlet gösterebilir mi?

Dünya tarihinde egemen olmuş tek bir tane ateist devlet örneği gösterebilir mi?

Bugün aşağıladığı İslâm ile en büyük ihtişamını gerçekleştiren, onlarca devlet ve imparatorluk örneğini nereye koyuyor?

Ve dahi, Batı bilimin bile dayandığı en büyük bilimsel atılımlar, icatlar İslâm ile müşerref bilim ve düşünce insanlarının eseri değil mi?

Bugün, içinden çıktığı akademinin kökleri de dinî kurumlara dayanmıyor mu?

Din, toplumlarda hiyerarşi ve kurumsallaşmayı sağlamasaydı acaba kalacağı kabile seviyesinden hangi cakayı satacaktı?

Bugün sahip olduğu bütün statü ve imkânları dinin ürettiği geleneğe borçlu olduğunu biliyor mu?

Eğer ideolojik olarak miyop değilse bu şahsiyet, zikrettiğim cümleleri kullandığında, “Dini referans alıyor.” dediği iktidarın, millî uyduyu yörüngesine oturtup güneş panellerini açtırdığını biliyor muydu?

Ve eğer cumhuriyet tarihi konusunda gerçek bir cahil değilse AK Parti iktidarını hangi dönemle kıyaslayarak bu cümleleri kullanıyor?

Bilimde ve teknolojide, ileri mi yoksa geri mi gidiyoruz?

Dahası, bir din engeli olmadığı için kendisi konuşmanın ötesinde, bizim cahili olduğumuz dünya çapında hangi devrime imza attı? Tadım şefliği hariç. 

İnsanın, dünyayı en üst ve sonsuz algılama biçimi zihinsel algılamadır.

Ve Spinoza’nın dediği gibi, “İspatlar, zihnin gözleridir.”

Şimdi tekrar sormak istiyorum, bu öngörüyü hangi zihinsel algı seviyesiyle yaptınız?

Zihin güzünüz aktif ise eğer, bize bir tane dinsiz devlet ispatı yapın.

Dinin karşına başka bir dini koyarak ilmi bir mukayese elbette yapılabilir.

Dinler gibi dindarlar da elbette eleştirilmişlerdir.

Lakin dinsizlik ile dinin, tarihte karşılaştığı tek bir devlet modeli yoktur.

Tarihin her döneminde, en moderninden en paganına kadar toplumlar, dine ve ilahi olana hep daha yakın olmuştur.

Tarihin en büyük düşünürleri bile -farklı biçimlerde ifade etseler de- tanrı ve din konusunda neredeyse hep mutabıktırlar.

“Siyaset yapmıyoruz.” diyerek siyaset yapan bu kafalar, sübliminal olarak AK Parti iktidarına karşı yıpratıcı hatta aşağılayıcı bir dil kullanıyorlar.

Oysa hakikatler, bu fikrî, zihnî körlüğün hiçbir yönünü doğrulamıyor…

Bunu iyi anlamak için çok müdrik bir akıl ve pek çok alanın tarih bilgisi gerekiyor kuşkusuz…