Seçimlerden sonraki gün çok eski bir sosyal demokrat işadamı arkadaşım, ‘’Ne olur memleketin hali kardeş, ne düşünüyorsun ?’’ şeklinde endişeli bir mesaj atmış. Ben de ‘’İyi olur’’ inşallah dedim. Sonra direkt aradı, uzun uzun konuştuk. ‘’Evet’’ dedi ve ekledi: ‘’Biz Erdoğan’a bir mesaj vermek istemiştik; ama abarttık biraz herhalde, aslında koalisyon ya da benzeri bir hükümet yapısını bizler de istemiyoruz, istikrardan yanayız. Ancak AK Parti’nin Anayasa’yı kendi başına değiştirebilecek bir Parlamento çoğunluğuna erişememesiydi amacımız, kendi başına hükümet kuramaması değil.’’ Ben de ‘’O halde hep birlikte sonuçlarına katlanacağız’’ şeklinde cevap verdim. O, Erdoğan’a yüklenmeye devam edince de ‘’Yahu kardeşim, bu Cumhurbaşkanlığı seçimi değil ki, neden Reis-i Cumhur’a ders vereceğiz diye ülkenin geleceğini riske atmayı göze aldınız?’’ tarzında bir soru sordum. ‘’İyi de’’ dedi, ‘’O halde bizatihi meydanlara çıkıp taraf olmakla beyefendi kendisini neden riske etmeyi göze aldı? Elimizde onun oyununu bozabilecek tek bir enstrümanımız vardı, o da HDP’ydi. CHP ya da MHP oylarının 5 puan artmasının çok fazla bir anlamı yoktu, ancak sadece HDP’nin Meclis’e girmesi tüm kimyalarını ve hesaplarını bozabilecekti. Ancak kantarın topuzunu biraz fazla kaçırdık’’ dedi. Yüz yüze daha detaylı görüşmek üzere vedalaştık.

Tavırsal olarak seçimlerde oy kullanmamayı tercih eden, oldukça mütedeyyin bir yakınımızla evvelki gün bir cenaze vesilesiyle karşılaştık ve yine konu döndü dolaştı seçimlere geldi. ‘’Tamam, ben sandığa gitmedim; ama gidenlere de bir sözüm olamaz’’ dedi. ‘’Gerçekte AK Parti’nin tek başına iktidar olamamasına üzülmediğimi asla söyleyemem; ancak bir açıdan da memnun olduğumu ifade edebilirim. Zira Reis başta olmak üzere herkesin kendisine bir çeki düzen vermesine vesile olabilir, bu tip gelişmeler’’ diye devam etti sözlerine. ‘’Hacı abi, iyi de Reis, millet için, dindar insanlar için kendini paraladı durdu yahu’’ diyerek mukabele ettim sözlerine. ‘’Kısmen haklısın’’ dedi: ‘’Ancak direkt siyaset merkezli ötekileştirmeler, rencide edici meydan okumalar ve kutuplaşmalarla olmaz, dindarların haklarını korumak’’ dedi. ‘’Millet deyince çok geniş bir kitledir ve Reis geniş kesimleri kucaklayabildiğini hissettirebilse daha yerinde olurdu, bu toplumda sadece İmam Hatipliler yok’’ dedi. Bu arada ortam kalabalıklaştı ve konu kendiliğinden kapandı.

Aileden sanayici ve oldukça varlıklı bir ağabeyimizle uzun bir süre sonra dün mülaki olduk. Hoşbeşten sonra bu kez mevzuyu ben açtım ve durumu nasıl gördüğünü sordum. ‘’Harika işler yaptılar; ancak bunu doğru anlatamadılar, muhalefetin söylemlerine çok fazla kulak asıp cevap yetiştireceğiz derken asıldan uzaklaştılar. Gezi ve 17-25 Aralık sonrasında yakalanan havayı maalesef çeşitli ısrar ve gereksiz inatlarla biraz bozdular. Ama yüzde 41, tüm bunlara rağmen muhteşem bir oran, felaket senaryolarına prim vermiyorum. AK Parti yine işi toparlayacaktır inşallah’’ dedi. Ardından gülümseyerek ekledi: ‘’Ben fabrika çalışanlarımızla toplandığımda üst düzey yöneticilerimin lüks araçlarından söz etmeyi de pek sevmem.’’

Çaylarımızı yudumlayıp vedalaştık.

Selam ve duayla…