ABD’nin İran’a müdahalesini isteyen Körfez ülkelerinin liderliğini Suudi Arabistan üstlenmiş durumda. Suudi iktidarı değiştiği ilk zamanlarda iktidarını sağlamlaştırma adına sanal bir savaş moduna girmişti MBS ve ekibi. Suudi televizyonlarında gösterilen animasyon filmleriyle İran’a savaş açılmış, Suudi uçakları Tahran’ı vurmuş, en son kara harekâtı ile İran lideri Hamaney’in esir alınması sahnesiyle animasyon sona ermişti.
Sahne hiç yabancı olmasa gerek, çünkü benzeri bir sahne Trump’un iktidarı öncesinde ünlü çizgi film Simpsonlar da yaşanmış bir durumu hatırlatıyor. Küre etrafında sıralanmış bazı liderleri ve bu liderlerin bir küre etrafında küreye ellerini dokundurmalarını anlatıyordu. Sahne bire bir gerçekleşmişti. Çok önceden dünya bir animasyon üzerinden böylesi kirli bir oyuna hazırlanmıştı. Yine kirli bir savaşa dünya hazırlanmaya mı çalışılıyor? Olası bir çatışma tıpkı animasyonda ki gibi bir sonuç doğuracak mı? ABD ve körfez iş birlikçileri bu sonuca dünyayı taşıyabilecekler mi?
Bu hafta sonu 30 Mayıs- 1 Haziran tarihlerinde Mekke’de peş peşe 3 önemli toplantı yapılacak. Suudi Krallık yönetimi medya üzerinden Tahran’a müdahale talebinde bulunurken, KİK ve Arap Birliği’ne üye ülkeleri 30 Mayıs’ta olağanüstü zirveye çağırdılar. Riyad, Mekke’deki çifte zirveyi, İran karşıtı ortak cepheye dönüştürmeyi hedefliyor. Özellikle bayrama yakın bir tarih seçmesi ve İslam ümmeti için en önemli günler olan Arefe günlerini tercih etmesi verecekleri mesajlara dini anlamlar yüklemeleri ve bunu Sünni dünyaya “İlahi Emir” modunda sunmaları İslam dünyası açısından işin vahametini daha da arttıracak gibi. Oysaki Yemen’e müdahale eden blok ta insanları katletmekten başka bir başarı elde edememişti.
Savaş cephesinin en önemli ayağının Suudi Arabistan olması, olası bir karşılıklı çatışmada Mekke ve Medine gibi kutsal şehirlerin olası bir tehdit altına girmesine yol açacaktır. Tek bir füzenin ateşlenmesinin bu yıl ki Hac farizasının aksamasına yol açacağı da aşikar.
İslam dünyası bu kadar problemin üst üste getirilmesine tepki vermezse İslam’ın temel taşlarının zarar görmesine göz yummuş olarak tarihe adlarını kara bir leke olarak yazacaklardır. İslam dünyası yeni bir iç çatışmayı kaldıracak güçte değil.
Böylesi bir çatışma bölgede İsrail’in çıkarlarının güçlenmesinden başkaca bir sonucu olmayacaktır. Muhtemelen bu savaşın tek galibi tek bir mermi atmadan toprak ve güç kazanacak İsrail olacaktır.
Şimdiden bu sonuca hazırlıklı olalım sonra kimse kızmasın. İslam dünyası bu savaşı durdurmak için ses vermek, inisiyatif almak zorunda. Yarın çok geç olabilir. Allah Resulü (sav) “Bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle düzeltin. Buna gücünüz yetmezse dilinizle düzeltmeye çalışsın. Buna da gücünüz yetmezse kalben buğzedin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir” diyordu ya.
Elimizden, dilimizden, kalbimizden ne yapabiliyorsak yapmamız gereken gündeyiz.
Şimdi yapmazsak başımıza geleceklerden şikâyet edecek ne yüzümüz, ne de mecalimiz kalmaz vesselam…