Savaş’ın pahalı bir iş olduğuna geçen yazımızda değinmiştik. Oysa hemen sormamız gerekir; kime göre? Savaş savaşan taraflara acı, zulüm, ölüm getirse savaşı besleyenlere, savaştan beslenenlere, savaşın taraflarına sağladığı getiri azımsanamayacak boyuttadır. Savaş kimileri için kârlı bir ticarettir. Savaş; savaş tüccarlarına kâr, savaş baronlarına iktidar, savaş siyasetçilerine itibar sağlar. Barışın ise alıcısı halktır.
En büyük savaş tüccarı tahmin edebileceğiniz gibi Amerika’dır. Mevcut dünya sisteminde Amerika’nın onayı, desteği, rızası yahut en azından bilgisi olmadan savaş başlamaz ve bitmez. Amerikan ekonomisinin yüzde 5’i savaş makineleri üretimine dayanmaktadır. Önemli olan bu rakamın karşılığının ne olduğunu anlamaktadır. 2014 IMF verilerine göre; Amerikan ekonomisinin toplam büyüklüğü 17.416 milyar dolar, Türkiye ekonomisi ise 813 milyar dolardır. Amerikan silah endüstrisi ise yaklaşık 870 milyar dolar civarındadır. Yani Amerikan silah endüstrisi Türkiye’den büyüktür. Türkiye’nin savaşı önleme, sürdürme, sonlandırma gücüne bir de bu rakamlar üzerinden bakmakta fayda vardır. Suriye’deki iç savaştan sonra Amerikan savaş endüstrisinin yüzde 50 oranında büyüdüğünü duymak bazıları için şaşırtıcı olabilir. Ancak asıl dikkat çekici rakamlar, Rusya kanadından gelmektedir. Bu süreçte Rusya savaş sanayi yüzde 80 oranında bir büyüme göstermiştir. Rusya’yı da malum 5’li çetenin diğer üyeleri takip etmektedir. Bu denkleme bakıldığında Suriye savaşının bitim tarihi, savaş sanayinin savaş dışı sektörlerden daha verimsiz ve sürdürülebilirlikten uzak bir noktaya geldiği eşikle yakından ilintili olacaktır.
Savaşın en büyük getirisi sadece ekonomik değildir elbet. Para nihayetinde kadınların oyuncağıdır. Parayı erkekler kazanır, kadınlar harcar. Erkeğin parayla ilişkisi duygusal, kadının ise gayet rasyoneldir. Kadın paranın sefasını sürer, parayı harcar, ezer, parayla umumiyetle elle tutulur somut, deneyimlenebilir soyut unsurları satın alır. Erkek için ise para büyük oranda iktidar demektir. İktidarın en önemli göstergesi ise malum büyüklüktür. Bir araç ne kadar büyük ise o kadar muktedir kılma imkânına dönüşür. Bu bağlamda Şafak Pavey’in Meclis’teki Suruç oturumunda sarf ettiği “Bu ülke sizin egolarınızdan çok daha önemlidir” lafı, bir kadın duyarlılığını yansıtmaktadır. Ancak ego büyüklükleri üzerinden konuşulacaksa normal koşullarda fabrika işçisi olmaktan öteye gidemeyecek eli silahlı teröristlerin egolarını ve egoların dayattığı çatışma ihtiyacını ıskalamamak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti’nin parçaladığı ego/iktidar parçalarının, zır cahil, yarı cahil ya da süper bilgili bir teröristin elinde nasıl bir iktidar aracına dönüştüğünü anlamak gerekir. Tek başına avukat, savcı, yargıç ve yürütme kuvvetini elinde olan terör örgütü mensubunun elde ettiği güç ve ego, Türkiye Cumhuriyeti’nde ne Genelkurmay Başkanı’nda ne de şeytan yandaşlarının diktatör diye yaftaladığı Recep Tayyip Erdoğan’da mevcuttur. Hülasa savaş; savaş baronları için paranın satın alabileceğinden çok daha fazla şey demektir.