Küçük işletmelerin temel sorunlarından biridir. Olduklarından daha büyük görünmek isterler. Bu yüzden takım taklavata değil, binek arabaya paralarını bastırmaya bayılırlar. Küçük adamların sorunlarından birisidir olduklarından güçlü görünmek isterler. Bu sebeple bilgi, beceri, donanım yerine imaj, kıyafet, lafazanlığa yönelirler. Küçük liderlerin açmazlarından biridir. İçine gark oldukları aşağılık duygusundan kurtulmak için büyük laflar, iddialı söylemler, altı doldurulmamış aforizmalar sarf ederler.
Bazen bu yapılanlar bir süre işe yarar. Atılan oltaya takılan balıklar olur. Farlara yapışan kelebeklere rastlanır. Görünüşe aldanan insanlar görülür. Ancak içine değil dışına yönelen insanların, içine değil dışına yönelen şirketlerin, içine değil dışına yönelen kof liderlerin, uzun süreli, kalıcı, esaslı başarıların olduğu görülmemiştir. Öyleyse sıyrılmalı bu maskeli balodan. Plastik hakikatlerden, sahtelikler dünyasından. Kocaman masaları bürolardan dışarı fırlatmalı, sermayenin yarısını bir arabaya bağlamaktan vazgeçmeli, mış gibi görünme müptezelliğini terk etmeli. Mesela artık gerçekten bu sürece bürokrasiden başlamalı. Makam, makam arabası, şoför, özel kalem, sekreterler ordusu kime ve niye daha güçlü görünme arzusudur? Bu ülkede yaşayan her insan evladı zaten devletin ne kadar güçlü olduğunu bilmiyor mu? Kime neyi göstereceğiz, kime neyi ispat edeceğiz? Milli araba üretme hedefi ne kadar önemli, ulvi ve kıymetli ise, uluslararası arenada mücadele ettiğimiz ifade edilen, desteklediği vakıflar marifeti ile Türkiye’de sosyal karışıklıklar peşinde koştuğu söylenilen, güneydoğuda pek çok taşın altında var olduğu dillendirilen Almanya’nın arabalarından itibar ve prestij devşirmeye çalışmak da o kadar pespayedir. Hesap yapmadan söylüyorum; sanki bürokrasinin 3 yıllık araba ihtiyacı temerküz ettirilse, milli, güçlü ve itibarlı bir araba fabrikasının kurulması için yeterli ekonomik fizibilite ortaya çıkar gibi geliyor bana. Başkaca bir kaldıraca bile hacet yok.
Yeni Türkiye’de artık bazı işler, bazı anlayışlar esaslı olarak değişmeli. Türkiye küçük insanların, ufuksuz ve yüreksiz liderlerin, üretme becerisi olmayan işletmelerin ülkesi olamaz. Bunca mücadelenin, bunca devinimin, bunca ümidin, hesapsız duanın bir karşılığı olmalı. Sebepsiz ve tesadüf değil, badirelerden geçmemiz. Anlamsız değil yaşadıklarımız. Öyleyse şimdi icraat zamanıdır. Herkes işine baksın. Şimdi icraat zamanıdır. Herkes içine baksın.