Fenerbahçe dün net bir biçimde Emre Belözoğlu’nun eksikliğini hissetti. Ersun Yanal’ın oyun kurgusında önemli yeri olan Ozan Tufan’ın yanında orta alanda Tolga Ciğerci’ye görev vermek -dün geceki maç özelinde- ciddi bir hataydı.

Fenerbahçe, ligde ev sahibi avantajını rakibe hissettirmede en önde gelen takım kuşkusuz. Ancak hızlı ve baskılı oynamazsanız, stattaki o taraftarı 12. oyuncu olarak maçın içine sokmanız mümkün olmaz.

Tolga tüm iyi niyetiyle mücadele eden, fiziğini iyi kullanan, pas yüzdesi yüksek bir futbolcu. Buna karşın özellikle hücumlarda el freni vazifesi olmaktan öteye gitmiyor. Orta sahası ağır aksak olan, kanatlarına topu hızlı aktaramayan bir takımın gol şansı da duran toplara indirgenir; ki Fenerbahçe golleri iki penaltı kararıyla bulabildi.

İkinci yarıda bir kişi eksik rakibe karşı Yanal’dan oyunu daha akışkan hale getirecek bir hamle beklentimiz sahaya aynı kadronun çıkışıyla boşa çıktı. Var gücüyle oyunu öne yıkmaya çalışan Kasımpaşa, muhakkak arkasında boşluklar verecekti, öyle de oldu. Ancak Fenerbahçe bunu değerlendirmeye fırsat bulamadan, ceza sahasındaki bir adam paylaşımı hatasıyla duran toptan golü yedi.

Bu gol, Fenerbahçe adına daha önceki Antalya ve Kayseri maçlarındakine benzer bir gerilim senaryosu yazar mı derken Serdar Aziz, enfes kafa golüyle krizi öteledi; ta ki İsla’nın atılmasına kadar. Kalan 25 dakikalık bölüm Fenerbahçe taraftarları için yine diken üstünde geçti.

Bu bölümde skor üstünlüğüne rağmen yenilen kontrataklar ise akıl alır gibi değildi. Fenerbahçe kazandı kazanmasına ancak hâlâ o şampiyonluk ışıltısını vermekten çok uzak. Takımın ligin ilk yarısını en az hasarla kapatması, devre arasında takviye edilmesi şart görünüyor.

Son söz ise maçın hakemi için: Hem verdiği 2 penaltı hem Kasımpaşa’ya çalmadığı penaltı hem de 2 kırmızı kartta yerinde kararlar verdi.