Ramazan bereketi ile geldi ve İstanbul’u onlardan(!) geri aldık çok şükür. Böylelikle dışarıdaki küresel güçlerin, içerdeki uzantıları ile birlikte kurguladıkları o kirli ve büyük proje çökmüş oldu. Hal böyle olunca; 15 Temmuz’da hain FETÖ eli ile yapamadıkları o uluslararası darbeyi bu sefer de sandıkta yapmaya çalışan tüm organize çukurların hevesleri kursaklarında kalmış oldu. Hamdolsun. Nihai kertede, Türk ve İslam düşmanlarının önce İstanbul’un sonra da ülkenin yönetimine el koyma hayalleri bir kez daha suya düşerken, ülkemizi çökertme ve yeniden vesayet altına alma projeleri de dumura uğramış oldu. Bu günleri bizlere gösteren Rabbimize tekraren sonsuz kere şükürler olsun.

YSK, almış olduğu bu kararla; bir kez daha “Türkiye’nin bir demokrasi ve hukuk devleti olduğunu ve asla bir muz cumhuriyeti olmadığını’’ tüm dünyaya ilan etmiş oldu. Milli irade hırsızlarının sandık darbesiyle ‘’organize yolsuzluk, tam kanunsuzluk ve usulsüzlük yaptıklarına’’ karar vererek, AK Parti’ye oy veren binlerce seçmenin iradesinin örgütlü bir müdahale ile sandıklarda gasp edilmesine de müsaade etmemiş oldu. Kökten Erdoğan karşıtları tarafından ‘’şaibeli ve murdar’’ hale getirilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri nasipse 23 Haziran 2019 Pazar günü yenilecek. Maalesef, bu sahtekârların yüzünden milletimiz ikinci kez sandığa gitmek zorunda kalacak…

YSK tarafından daha kesin sonuçlar ilan edilmeden, dağa taşa “Mayor of İstanbul’’ yazdıran, “mazbatam da mazbatam!’’ diye tutturan ve soluğu Anıtkabir’de alan, esas oğlan “Mazbata Ekrem’’ şimdi bu alınan kararla ‘’Sadece Ekrem’’ oldu biliyor musunuz? Ona artık bundan böyle ‘’Sadece Ekrem’’ diyeceksiniz! İstanbul halkı, bu veri kopyacısı ‘’Sadece Ekrem’’ in on dokuz gün içinde sergilediği o büyük performansı eminim çok arayacaktır! “Tabelaların başına yeniden TC yazdırmasını, çay ocağındaki Antrikot tiyatrosunu, zaten 1 TL olan Ramazan pidesini yine 1 TL yapmasını, Metroları balonlarla rengârenk süslemesini, Dini yayınlar fuarına zinhar müsaade etmemesini’’ inanın hiç unutmayacaktır! Mazbata öncesi kâğıt mendile terini sile sile meydanlarda “YSK, benim güvendiğim tek kurumdur. Onlara sonuna kadar güveniyorum’’ diyen ‘’Sadece Ekrem’’ mazbata sonrası acaba neden böyle birden çark etti ki? Bilemedim doğrusu!

Her şey bir tarafa da dostlar; YSK Kararları Erdoğan düşmanlarının alayını bu sefer de zıvanadan çıkardı biliyor musunuz? Başta ABD ve Almanya olmak üzere; kınama konusunda pek mahir İngiltere, İsrail, Yunanistan, Avusturya ve tüm küreselciler YSK’nın almış aldığı bu kararı peşi sıra kınadılar. Almanya Yeşiller Partisi’nin Federal Meclis Başkanvekili, Erdoğan düşmanı çapsız Claudia Roth, YSK’nın İstanbul’daki seçimleri iptal etme kararına haddini aşarak hiç utanmadan “Bu bir savaş ilanıdır” dedi. AK Partinin oyları çalınırken hiç kaygılanmayan TUSİAD nedense bu karardan birden çok kaygılandı. Bir dönem AK Partide koltuk sahibi olup da şimdilerde siyasi ikbal kovalayan, hırslarından gözleri dönen eski tüfeklerin de maskeleri teker teker düşüyor. Düşüne biliyor musunuz? Yurtdışına kaçan FETÖ’cü vatan hainleri bunların “Seçim yolsuzluğunu savunan’’ tweetlerini RT edebiliyorlar! Esasen bu utanç bile onlara yeter de artar bile! 15 Temmuz gecesi FETÖ’cülere tek kelime dahi laf etmeyen sanatçı müsveddeleri de tencere tavacılar da Twitter üzerinden “Sadece Ekrem’’e destek veriyorlar… Kıymetli dostlar “At izi it izine karışıyor’’ lakin bilesiniz ki herkesin de pozisyonu netleşiyor. Demek ki neymiş?  ‘’31 Mart Seçimleri bir beka sorunuymuş ve güzel ülkemiz çok uluslu bir müdahale ile karşı karşıyaymış…’’

Kıymetli dostlar; aynı şeyleri hani yapmazlar da eğer AK Partililer yapsa idi inanın bunlar kızılca kıyameti koparırlardı. Bakın zaten yine yavuz hırsız misali soluğu hemen YSK’da aldılar. Neymiş efendim, İstanbul’daki yerel seçimlerin yanı sıra 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilleri seçimleri iptal olsunmuş! Oldu güzelim başka arzunuz?

Geçmiş gün hatırlarsınız, bir basın açıklamasında “Türkiye’de hâkimler var” diyen Bay Kemal, bugün yine 180 derece çark ederek ‘’oyları çalanlara değil de hırsızlığı ortaya çıkaran hâkimlere’’ hiç sıkılmadan “çete’’ diyor. Seçimlerin yenilenmesi yönünde karar veren 7 YSK hâkimini herkesin gözünün içine baka baka çete mensubu ilan etti iyi mi? İyi polisi onayan ‘’Sadece Ekrem’’ yolda gördüğü herkesi öpüp koklarken, kötü polis oynayan Bay Kemal’de YSK üyelerini alenen tehdit etti. Vay anasını sayın seyirciler… Biri her daim mağduru oynayan Bay Kemal’e hatırlatsın. Yüksek Seçim Kurulu bir mahkemedir. Hem de bir yüksek mahkemedir. ‘’Yavuz hırsız ev sahibini bastırır’’ misali bunlarınki, ‘’Eve giren hırsızların ev sahibini sopa ile kovalaması bir şey’’ sanki… Fıkra gibiler yani. Fıkra deyince aklıma geldi; eşeği çalınan Nasrettin Hoca burnundan soluyarak evden çıkıyor ve yolda karşılaştığı komşularına hararetli bir şekilde eşeğinin çalındığını anlatıyor. Daha sonra komşularından bir tanesi; ‘’Ya hoca evine ahıra kadar giriyorlar senin haberin olmuyor!’’ nasıl olur bu Allah aşkına diye serzenişte bulunuyor. Bir diğeri ‘’Ya hoca iyi de ahırın kapısına niye iyi bir kilit vurmadın?’’ diyor. Bir diğer komşusu ise; ‘’Hoca bu olayda kusura bakma ama suçlu sensin çünkü güvenlikli sağlam bir ahır yapıp hayvanlarını koruyamamışsın’’ diyor. Tüm bu duyduklarının üzerine iyice celallenen Nasrettin Hoca ; ‘’Yahu iyi güzel de kabahatin tümü benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok!’’

Sanırım mevzu anlaşılmıştır… Burada asıl mağdur edilen oyları iç edilen AK Parti ve İstanbul halkıdır. YSK kararlarına herkes saygı göstermek zorundadır. Sonra, YSK mazbatayı sizden alıp AK Parti’ye vermedi ki! Yazının muhataplarına bir şey soracak ve yazımı burada sonlandıracağım. “Hem madem kendinizden bu kadar eminsiniz, kendinize bu kadar güveniyorsunuz, deyin hele tekrar seçimden niçin bu kadar korkuyorsunuz?’’

Selametle…