Malatya'daki Kur'an dersimizde, Ramazan'ın ruhunu derinden kavrayan bir tecrübe yaşadık. İbadet, yalnızca kulluk eylemleri değil aynı zamanda Yaratan'ın esma ve sıfatlarının birer aynası olmaktır. Ramazan ayında tutulan oruç, bu derin gerçeğin tezahürüdür; ilahi rububiyetin bir yansıması, bir nevi aynadır.

Oruç, bizleri her günün sıradanlığından arındırıp Rabbimizin rahmetini, şefkatini ve tedbirini daha açık bir şekilde görmemize vesile olur. Açlığımızla, nimetin sürekliliğinin ne kadar O'nun lütfundan olduğunu; susuzluğumuzla, her damla suyun O'nun kereminden bir nişane taşıdığını fark ederiz.

Her şey O'nun eseri ve her eser, bir ismin tecellisi. İşte oruç, bu tecelliyi net bir şekilde hissetmemizi sağlayan bir ibadet. Yeryüzü, O'nun nimet sofrasıdır ve Ramazan'da, her bir lokmamız Rabbimizin rahmaniyet ve rahimiyetinin birer delilidir.

Orucun disiplini, gözlerimizin perdesini aralar ve Rabbimizin bizleri nasıl bir terbiye ile kemale erdirdiğini, nasıl bir merhametle beslediğini daha iyi görürüz. Bu yüzden Ramazan, bir aydan fazlasıdır; bir farkındalık, bir idrak ve bir kavrayış ayıdır.

Her sahur ve iftar, bizim için birer ritüelden öte birer “fırsat”tır; ilahi terbiyeyi anlama ve yaşama fırsatı. Oruçla biz, Rabbimizin rahman, rahim ve rububiyyet sıfatlarına aynalar tutarız. Bu aynalar, her birimizin iç dünyasını aydınlatır; her birimize, Rabbimizin bizim için ne anlama geldiğini yeniden keşfetme imkânı verir.

Bu Ramazan'da da oruç vasıtasıyla Rabbimizin sonsuz lütuf ve merhametinin farkına varalım. Gelin, oruçlarımızla O'nun rahmaniyetine, rahimiyetine ve rububiyetine aynalar tutalım. Ve bu aynalar, sadece Ramazan'da değil, tüm yıl boyunca kalbimizde parlasın.

Selam ve dua ile

Fiemanillah