Türkiye’deki bütün öğrenci kardeşlerim karnelerini aldı. Kimisi hüzünlü, bazıları çok mutlu, geneli karamsar bir karne süreci yaşadı. Bu sürecin çok mutlu tarafından birisi de benim yeğenim Mustafa(10) oldu.

Yeğenimi, karne hediyesi olsun diye sinemaya götürmek istedim. Çocuklara hediye düşünüldüğünde verilebilecek en güzel hediye, onlarla birlikte keyifli vakit geçirmek diye düşünüyorum.

Son zamanlarda Youtube üzerinden video yayınlayanlar, çocukların ilgisini daha çok çekiyor. “Youtuber” (Vlogger ve oyuncu) dedikleri bu işin en çok takipçisi olanlardan temsilcilerinden biri Enes Batur Sungurtekin. Enes, YouTube hesabında 5 milyondan fazla aboneye sahip. Bu abonelerin yarısından fazlası ilk ve ortaokul çağındaki kardeşlerimizden oluşuyor.

Geçtiğimiz cuma günü Enes’in, “Enes Batur: Hayal mi, Gerçek mi?” adlı filmi beyazperdeye yansıdı. Film, Enes’in hayatını anlatıyor. “Youtuber” olmadan önce ve “Youtuber” olduktan sonra başından geçenler…

Yeğenim de tahmin edersiniz ki bu filme gitmeyi istedi. Ben de amcası olarak kıramadım, kabul ettim.

İTİRAF EDİYORUM

Filmdeki sıkılma ve daralma sürecini daha gitmeden önce yaşamaya başlamıştım. Sonuçta oyuncu kadrosu, profesyonel oyunculardan değil de daha çok “Youtuber” dediğimiz genç Vloggerlardan oluşuyordu. Beklentilerim kötünün de kötüsü bir film olmasıydı.

Teknik açıdan bakacak olursak, gerçekten film, bir “Yüzüklerin Efendisi”, “Esaretin Bedeli” veya sinema dünyasında yeni bir dönem açan “Matrix” değildi. (Neden olmasın?) Türkiye’de maalesef sinema sektöründe teknik açıdan hâlâ başarıyı yakalamış değiliz. Çalmaya (özür dilerim) ‘esinlenmeye’ ve drama devam…

Oyunculuklar ağır vasat; bakışlar uzun ve anlamsız. Duruşlar; “Kestik, tekrar çekiyoruz” diyen yönetmene, “Yeter ama bitsin de evimize gidelim” der gibi… Bu o kadar normal ki, bu insanlar profesyonel oyuncu değil!

İtiraf ediyorum, baştaki önyargımı film ilk 10 dakikada sildi süpürdü. Baştan sona hiç sıkılmadan hatta çoğu zaman gülerek izledim.

KÜFÜRLÜ MİZAH!

Duygusal açıdan bakıldığında, kıvamı öyle güzel tutturmuşlar ki, çocukların anlayacağı düzeyde ve çok abartıdan uzak… Baştan sona sosyal mesaj içerikli ve “Evet gerçekten böyle bir insan olmalısın” diyesi geliyor; filmi izleyen yanındaki çocuğuna veya yeğenine…

“Küfür mü” dediniz? Hiç yok. Evet aklınıza gelen, çocukların soluksuz izlediği “bir diğer film” gibi iğrenç davranış ve küfürlerle güldürmedi. Enes, çocuklara film süresince küfür duymadan kahkahalar attırdı. Tekniğini, profesyonelliğini bir kenara bırakın, sırf çocukların küfürsüz o kahkahaları filmin başarısını kanıtlıyor. Tebrikler Enes…