Dışarıdan bakıldığında Türkiye içeriden görebildiğimizden daha büyük görünüyor. Burada bir hata yok çünkü biz ülkemizin içinde kanıksadığımız bir atmosferde yaşarken bize pek çok şey normal gelebilir, adeta zamanla sıradanlaşır. Bütün medeni ülkelerde olduğu gibi bizim de iyi olana alışıp daha iyiye ulaşmayı düşünmemiz olması gereken bir durumdur. Ancak şöyle başımızı kaldırıp çevremize baktığımızda bu cennet vatanda nasıl bir medeniyet inşa edildiğini daha iyi görebiliriz. Öncelikle etrafımız adeta ateş çemberiyken artık yurt içinde terör denen canavara gereken ders verilmiştir. Elbette dünyada terör konuşuluyor ama herkes kendi ülkesi dışındaki terörü konuşuyor. Şimdi Türkiye’de öyle yapılıyor. Sınırlarımızda bir terörist tespit edilse iki F-16 birden havalanıyor. Bir F-16’nın bir saatlik yüksüz olarak uçuş maliyetinin yaklaşık 20 bin dolar olduğunu düşünürsek, devletimizin ne kadar güçlü ve kuvvetli olduğunu daha iyi anlarız. Hatırlıyorum da bir zamanlar bırakın F-16’yı elinizdeki el bombalarını idareli kullanın, ikmal edemiyoruz bu sıralar diye şifahi emirler veriliyordu. Ayrıca İdlib, Afrin, El-Bab, Sincar, Karaçok, Zap, Hakurk operasyonları ve Ege’de Yunan şımarıklığına karşı alınan tedbirler. Tabi dahası var.
Geçtiğimiz hafta Kıbrıs’a gittim. Dedim ya iyiye insan çabuk alışıyor. Kıbrıs’a Mersin’den su taşıma projesi 2016 yılı Ekim ayında tamamlandı. Yavru Vatana yıllık 75 milyon metreküp su taşınıyor Anavatandan. Yaklaşık iki yıl önce hayata geçirilen asrın projesi sayesinde Kıbrıs Türk’ü önemli bir rahata erişmiş durumda. Şimdilerde Kıbrıs ovasında bir yılda üç sezon tarım ürünü alınabiliyor. Dünyadaki çok önemli şirketler Kıbrıs’a yatırım yapmak için mekik dokuyorlar. Ve tabi Kıbrıs’ın ve Türkiye’nin doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgelerinden çıkarılacak petrol ve doğal gaz ile dış cari açığımızı yaklaşık 3 yılda kapatabileceğimiz dikkate alınırsa, “sadece Küresel/AB etkisinde kalan değil, aynı zamanda Küreyi/AB’yi de etkileyen bir ülke olduğumuz” dikkatlerden kaçmamalı. Biz artık çevresini de şekillendirebilen bir ülkeyiz.
Örneğin Kudüs sürecine bakalım. 6 Aralık 2017 D. Trump’ın Kudüs’e ABD elçiliğinin taşınacağını söyledikten sonra 13 Aralık’ta İslam İşbirliği Teşkilatı Olağan Üstü Zirvesi Türkiye’nin, Sayın Erdoğan’ın inisiyatifiyle toplandı. ABD’nin bu kararında karşı dünyada kolektif davranış biçimi şeklinde küresel bir sosyal hareket de yine bu inisiyatifle Türkiye tarafından geliştirildi. Nihayetinde ABD’nin vetosuna rağmen BM genel kurulundan 128 ülkenin oyuyla Kudüs tasarısı geçirildi. Türkiye 128 ülkeyi birleştirebildi. Bu gün Filistin davasına Türkiye kadar kimse sahip çıkamıyorsa, Türkiye’nin herkesten daha fazla yerli ve milli olmasındandır.
Sonuçta başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın pek çok yeri yangın yerine dönmüşken, Türkiye 15 Temmuz’da FETÖ hainler sürüsünü def ederek çok önemli bir gelişim ivmesi yakalamıştır. Bu ivme sadece Türkiye için değil adeta bütün Ortadoğu ve hatta bütün mazlum toplumlar için bir ümit ışığı olmuştur. Bu nedenle daha güçlü Muktedir İktidarlaşmanın yolunu açacak olan 24 Haziran Erken Seçimi sadece Türkiye’nin değil bizim dışımızdaki ümit bekleyen milyonların da erken seçimidir.